Bugun...


Berrin Berber

facebook-paylas
Okumuyoruz!
Tarih: 01-07-2024 11:13:00 Güncelleme: 01-07-2024 11:13:00


Özellikle okuma yazma oranının çok düşük olduğu Türkiye gibi ülkelerde okuyan sayısı bu kadar azken, okuma alışkanlığı bu kadar düşükken, okullarda çocuklara verilen ödevler ve üstüne yüklenen mecburi okuma ödevleri de eklenince, kaybettiğimiz kuşağa ek olarak, okuma yazma bilen kuşakta da okumaya karşı oluşan tepki o çocuklar büyüdükçe birlikte büyümekte...

 

İşte Saramago’nun haklılığı da bu noktada belirginleşiyor. Yazarın azınlıklardan kastettiği, okumanın toplumun içindeki küçük bir kesim tarafından yapılan bir iş olduğunu hatırlatmak ve bu azınlığın artırılması için topluma yaptığı bir ironiden yola çıkarak bu sorunu iyice irdelemek gerekiyor... 

Sahi neden kitap okumayı sevmiyoruz? Kitapların bize sunduğu farklı dünyaları neden merak etmiyoruz? Çok mu yoğunuz, kitaba ayıracak vaktimiz mi yok? Saçma sapan şeylere bolca zaman ayırırken kitap denince neden geri çekiliyoruz?Çünkü eğitim sistemimiz okumaya teşvik etmiyor. Çünkü evlerinde okuyan anne babalar görerek yetişen çocuklar çok az. Çünkü okullarımızda okul kütüphanesi yok. Olanlar kapalı. Çünkü yeteri kadar halk kütüphanesi, semt kütüphanesi yok.

İşte böyle olunca da kitap okumak azınlığın çoğunluğa öğretmemekte direndiği bir şey oluyor.

Aslında herkes bilir ki, kitap okumak aydınlanmaktır. Aydınlanan çoğunluk, aydınlanıldığında bazılarının yoluna engel olacaklarsa (ki böyle düşünen sapkınlar oldukça fazla) okumaktan soğutmak için elden gelen yapılır.

Bu konuya politika bulaştırmayı hiç istemiyorum ama vereceğim örnek buraya çok uyacak. Özellikle de şahit olduğum bir şey.

Kütüphane açmaya karar verip izin için bürokrasi duvarlarını aşmaya çalıştığımız zaman bize denen bir şey vardı: "Biz açılı kütüphaneleri çalışmadıkları için kapatıyoruz, siz kütüphane açmaya çalışıyorsunuz."

Biz de, "Neden kapatıyorsunuz?" dedik. Çalıştıracak eleman olmadığını, köylülerin de okumaktan anlamadıklarını, okusalar ne olacak, tarlada işlerine yaramayacağını belirttiler. Söylenecek çok söz vardı ama söylendiğinde karşıda anlayacak kişi yoktu!

Biz de sustuk, susturulduk!

Azınlık işi olduğunu bir kere daha gördük. Kitap beyinleri özgürleştirir ama bu ülkede bazılarının işine gelmez bu...

Halbuki kitap okumanın, en güzel yanlarından biri kişinin farkındalığının artmasıdır. "Farkındalık" ne demek onun farkına varmasıdır! Yaşadığımız gezegende başka hayatların olduğunun farkına varmaktır. Bu dünya üzerinde insanlar neler yaşıyor, ne acılar çekiyor, ne düşünüyor, biz bu günlere nasıl geldik, evrimleşme, devrimleşme, daha neler yaşandı dünyamızda gibi soruların cevabı yine kitap okumaktan geçiyor.

Sanırım biz insanlar yeterince merak etmediğimiz için okumuyoruz!. Aslında meraksız bir ulus değiliz ama bu merak, komşumuzda ne olduğu, magazin ünlülerinin neler yaşadığı, saçma sapan dizilerde neler olduğu, sosyal medya arkadaşlarının kes-yapıştır yöntemiyle eklediği paylaştığı ünlü sözlerle sınırlı kaldıkça bunu yeterli kültür sanıyoruz. Gittikçe daha fazla okuma tembeli olup çıkıyoruz...

Keşke her gün yatmaya gitmeden önce, elimize ilgimizi çeken, konusu ne olursa olsun, bir kitap alıp uyumadan önce 5-10 sayfa okuyabilsek!

 Günde 10 sayfa demek, ayda 300 sayfa demek olur ki, bu da ortalama ayda bir kitap bitireceğimiz anlamına gelir. Yılda da 12 kitap eder. Bunu lütfen deneyin, gerçekten hoşunuza gidecek.

Çocuklarımıza okumayı sevdirmek için söylediğimiz bu söylemi keşke önce biz yapsak!

Azınlık olmaktan kurtulsak...

 



Bu yazı 2716 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
YUKARI