Bugün İstanbul’un fethinin 572. Yılını kutluyoruz.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u, 29 Mayıs 1453’te o zamanki adıyla Konstantinopolis’i fethetti.
Fetih, “açmak” demektir.
Fatih neyi açmıştır?
İnsanlık Tarihi önüne bir moloz yığını gibi yığılan Bizans Medeniyeti’ni ortadan kaldırarak insanlığın önünü açmıştır. İnsanlığa bir süre de olsa nefes aldırmıştır. İşte bu yüzden İstanbul’un Fethi bir büyük ‘Tarihsel Devrim’dir.
İlkel Sosyalist geleneklerini sürdüren Osmanlı’da, Dirlik Düzeni hâkimdi. Toprağın kullanım hakkı onu işleyenindi. Osmanlı, fethettiği yerlere de bu düzeni getiriyordu. Toprak meselesini kökünden hallediveriyordu. Fethedilen topraklarda yaşayan halklar da Osmanlı’ya kapılarını açıyor, gönüllüce Osmanlı’yı kabul ediyor ve benimsiyorlardı.
İstanbul’un fethinde de; fethedenler Müslüman olmasına rağmen, burada yaşayan çoğunluğu Hıristiyan ve Musevilerden oluşan halk, gönüllüce İstanbul’un kapılarını Osmanlı’ya açmıştır. Osmanlı da fetihten sonra Müslüman olmayanları köleleştirmemiş, herkesi inancında ve yaşayışında serbest bırakmıştır. Halka karşı hiçbir yıkım, zulüm, kıyım uygulamamıştır. Musevi ve Hıristiyan halk da Osmanlı’yı benimsemiştir. İşte bugün bu büyük Tarihsel Devrim’in 572’inci yıldönümünü kutluyoruz.
VE SİYASET…
Yazımızı anlamlı bir anekdotla bitirelim;
Siyasetçi adam elinde bir sürü kağıt, hem okuyor hem bağırıp çağırıyor… Koltukta örgü ören karısı şaşkın bakışlarla, kocasının ağza alınmayacak küfürlerine bir anlam veremez… İsim zikretmeden bazılarına küfreden kocasına dayanamayarak sorar:
-“Ayol efendi, kime kızdın da böyle fena sözler söylüyorsun?” der…
Siyasetçi adam söylenmeye devam eder: “Alçaklar, yalancılar, namussuzlar, yalakalar, tetikçiler!..”
Kadıncağız, şaşkın yine sorar:
-“Elaleme neden hakaret ediyorsun, kim bunlar?”
Siyasetçi karısına cevap verir: “Senin aklın ermez… Başkalarına böyle demezsem, kendimin hamiyetli ve saygın bir siyasetçi olduğumu herkes nereden bilecek…”