Hiç Abartmadım, Gördüm,
Yaşadım Ve Gerçekleri Yazdım
Çünkü yazarlar, yazdıklarından sorumludur. Bir eser meydana getirirken, sorumluluğunu da hiç unutmamalıdırlar!
Bu sorumluluk; yazar öldükten sonra da devam eder...Yazarlar mutlaka; araştırıp, fikir sahibi olmalıdırlar önce.
Bir yaşam en iyi kendisini ifade edebilir.
Önce Araştırma!
Ve, bunun devamı; yazarın samimi olduğu gibi, abartmaksızın yaşananları kaleme alması, ilerisi için iz bırakır.
/Katilimi Gözlerim Buldu/ isimli kitabım: Uzun süre yaptığım araştırmalar sonucu; samimi, apaçık olarak kaleme aldığım bir eserimdir!
Hepsi Gerçek Bir Yaşam Öyküsü.
KONUŞTURMA SANATI!
/Fotoğraflar, belgesel filmler başlı başına tat katıyor; geçmişi unutursanız ben buradayım diyor./
Tarihi sadece tarihçiler yazmaz.
Gazeteciler de tarihe ışık tutar; kalemiyle, objektifiyle önemli rol oynarlar!
Bahçeler vardır; mor sümbüllü, güllü, ötesinde kapı aralığında, tahmin edilemeyecek oranda dram çıkar karşınıza...
Sözün uçtuğu yerde, yazı kalır. Yazının unutulduğunda da fotoğraflar konuşur!
***
Üstat Gazeteci-Yazar Salim Taşçı "Arka Bahçede Neler Oldu?" adlı kitabımın ön sözünde beni anlatmış:
"En önemlisi de fotoğrafları konuşturma sanatıdır. Tuğrul Sarıtaş bu konuda üstatlığını konuşturmuş ve konuşturmaya da devam ediyor." diye...
***
Evet...
Fotoğraflar yalan söylemez, aslı neyse odur. Fotoğrafların dili olmasa da konuşturur, baktırır...
Bahçelerin hep önüne değil, arka tarafına baktığımızda, gerçeği objektif olarak görürüz.
Çünkü gülü görüp de dikenine gözü kapatmak, yanılgıyı çoğaltır. Aksini düşünürsek dikenine takılmak, gülün güzelliğini yok etmez!..
***
Biyografi, öykü, röportaj, belge gibi...
Sözün kısası, fotoğraflar, belgesel filmler başlı başına tat katıyor; geçmişi unutursanız ben buradayım diyor...
Kitaplar ve belgeler; unutulanların, unutanların ilacıdır!
İfadeler, yaşanmışlar çarpıtılmadan gözler önüne serilsin.