Günümüz koşullarındaki bu pandemide aile bütçesine katkıda bulunma ya da kariyer yapma, farklı insanlar tanıma, yaşam standartlarını yükseltme gibi nedenlerle çalışan kadınların sayısının hızla arttığı görülmektedir.  Bu çalışan kadınlar, hem yıllarca emek harcayarak elde ettikleri mesleklerinden kopmama adına hemde ekonomik nedenlerden dolayı, evlenip, çocuk sahibi olduktan sonrada çalışma hayatlarına devam etmektedirler. Peki bir kadının anne olduktan sonra çalışması, hem anneyi hem de çocuğu nasıl etkilemektedir?

Bu sorunun cevabını tek bir neden-sonuç ilişkisi ile açıklamak mümkün değildir. Çünkü, annenin, hayattaki öncelikleri, çocuğu ile ilişkisinin niteliği, işlerinin yoğunluğu, işinden tatmin olup olmaması, annenin kültürel düzeyi, karakteri, destekleyici bir eşin varlığı gibi pek çok faktör annenin çalışma hayatının çocuk üzerindeki etkilerini değişik boyutlara taşımaktadır.
 

Çalışan annenin yaşadığı en temel sıkıntılardan birine bakacak olursak, çocuğu ile yeteri kadar ilgilenememesi ya da ilgilenemediğini düşünmesi ve buna bağlı olarak suçluluk duygusu yaşamasıdır. Bir kadının hem iş hayatında başarılı olması, "ideal çalışan kadın" (hem evde hemde işte her işe yetişmesi)olması hem de evde "ideal anne"( kendi annemizden edindiğimiz ve toplumun anneye yüklediği rol)  olması zorunluluğunu getirmektedir. Kadınların kendi zihinlerinde yarattıkları ideal anne modeli ile çalışmak ve çocuğu bir başkasına bırakmak zorunluluğu çelişkili duygulara neden olmaktadır. Bu çatışma da birçok kadının hem işyerinde hem de evde yeterince iyi hissetmemesine neden olmaktadır. Kimi zaman bu suçluluk duygusu ile anne, işte geçen zamanı telafi etme telaşı ile çocuğunun her istediğini yerine getirir. Ya da çocuğunu oyuncaklara boğmaktadır. Ancak bu durum çocuğun şımarmasına, maddi çıkarlara yönelmesine, tatminsiz bir birey haline gelmesine neden olabilir.

Çalışan annelerin en önemli sorunlarından biri de çalışma ve ev hayatı arasında sıkışıp kalmasıdır. Özellikle çocuk ve ev ile ilgili tüm sorumlulukların kendi üstünde olması, annenin hem zihinsel ve bedensel yorgunluğuna hem de çoğu zaman mutsuzluğuna yol açmaktadır.
Destekleyen ve sorumlulukları paylaşan bir eşin varlığı, annenin bu gerginliğini ve yorgunluğunu azaltmada çok önemli bir yere sahiptir.
 

Çalışan annelerin yapması gerekenlere bir göz atacak olursak;

 Önceliklerinizi belirleyin ve yapacaklarınızı öncelik sırasına göre dizin. Eve gittiğinizde çocuğunuzla mı zaman geçireceksiniz, kendinizle ilgili yapmanız gereken bir şeyler mi var? Elbette ki, öncelikleriniz günden güne değişiklik gösterebilir.

· Her şeyin üstesinden tek başına gelmeye çalışmayın. Eşinizden yardım isteyebilir yada güvenilir bir bayan yardımcı alabilirsiniz.

· İşyerinden yetersizlik duygusu ile çocuğun yanına gelen anneler, çocuğunun her isteğini yapma, olumsuz davranışlarına rağmen hiçbir şey söylememe ve çocuğuna aşırı oyuncak alma, gibi durumlara yönelerek kendisinde oluşan bu duygunun telafisini yapma yoluna gidebilir. Anneler, çocuklarının her isteklerin olamayabileceğini söylemeli ve olumsuz davranışlarına karşı sınır koymalılar.

· Eve geldiğinizde mutlaka çoğunuzla birlikte olabileceğiniz vakit ayarlayınız. (Birlikte yemek hazırlama, resim yapma alışverişe çıkma, oyun vb.)

· Çoğunuzla çok zaman geçirmekten de daha önemli olan geçirdiğiniz zamanın kalitesi olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

· Aile fertlerinin hepsinin katılımın sağlandığı faaliyetleriniz oluşturabilirsiniz. (Pikniğe gitmek, dışarıda yemek yemek, balık tutmak, birlikte spor vb etkinlikler )