Bugun...




facebook-paylas
Facia önlenebilir miydi? 18-10-2022
Tarih: 18-10-2022 10:26:00 Güncelleme: 22-10-2022 16:37:00


41 kişinin hayatını kaybettiği Bartın Amasra’daki maden faciası hepimizi derinden etkiledi. Aklımıza ilk gelenler ise 2014 yılında Soma’da 301 kişinin yaşamına mal olan facia ve maalesef sadece böyle zamanlarda üzerine düşündüğümüz İş Güvenliği kavramı... Bu facia neden yaşandı, önlenebilir miydi gibi sorular nihayetinde sözü İş Güvenliği kültürümüze getiriyor. Ülkemizde iş kazaları hangi sıklıkla yaşanıyor, Avrupa’ya kıyasla neredeyiz ve neler yapabiliriz gibi soruları irdeliyoruz.

 

Türkiye’de İş Kazaları İstatistikleri

TÜİK 2021 yılı verilerine göre Türkiye’de bir yıl içinde 511.084 iş kazası meydana geldi, 1.382 kişi hayatını kaybetti ve 1.207 kişi meslek hastalığına yakalandı. İş kazalarının başını İnşaat Sektörü çekerken trafik-servis kazası, ezilme-göçük ve yüksekten düşme de başlıca ölüm nedenleri arasında yer alıyor.

 

Avrupa ve Dünyanın neresindeyiz?

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre Türkiye Ölümlü İş Kazaları Dünya sıralamasında Filistin, Küba, Ermenistan, Mısır, Kosta Rica, Zimbabve, Özbekistan ve Nikaragua’nın ardından 9. sırada yer alırken ILO ekliyor “bu sıralama sadece kayıt altına alınabilen verilerden elde edilmiştir.” Avrupa Birliği'nin resmi istatistik ofisi Eurostat ve Türkiye Sosyal Güvenlik Kurumu'nun verilerine göre ise Türkiye iş kazalarında en fazla insanın hayatını kaybettiği Avrupa ülkeleri sıralamasında birinci.

 

Neden Böyleyiz?

Kömür madenciliği hakkında ilk düzenlemeler 1865 yılında yayınlanan Dilaver Paşa Nizamnamesi ve ardından 1869 da yürürlüğe giren Maaddin Nizamnamesi ile başlamış olsa da Türkiye modern İş Güvenliği kültürü ile geç tanışmış ve hala bu kültürü özümseyememiş bir ülke. 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile yeni ve güçlü bir adım atılmış olsa da hala istenen yerde olmadığımız bir gerçek. Sektörün sorunları arasında ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeler, denetmenlerin eğitim noksanlığı, İSG profesyonellerinin yeterince işin işine katılmaması, kamuda farkındalık çalışmalarının eksikliği gibi konular yer alsa da tüm bu sorunların kökeninde yatan iki nedenin öne çıktığı görülüyor.

 

1- OSGB & İşveren İlişkisini düzenleyen yaptırım gücü yüksek bir İSG Sistemi eksikliği

Sektörün önündeki en büyük sorun OSGB & İşyeri ilişkileri ve İSG uzmanlarının yetkisiz sorumluluğu. Uzmanlara kağıt üzerinde yetkiler verilmiş olsa da yapısal sorunlar nedeniyle OSBG’lerin işyerlerine olan bağımlılığı artıyor, dolaylı yoldan da olsa maaşınızı ödeyen kişiye söz geçirmeniz gerekiyor ve uzmanların patronlara yaptırım uygulaması neredeyse imkansızlaşıyor. Etkin bir İş Güvenliği için İSG uzmanının yaptırım gücüne sahip olması şart iken, denetmen pozisyonunda konumlandırılmayan ve ast – üst ilişkisi içerisinde “personel” sıfatıyla yetkisizleştirilen uzmanın eli kolu bağlanıyor.

 

2- Etkin Denetim ve Ödül / Ceza Mekanizmalarının Olmaması

Bakanlığın gerçekleştirdiği İSG denetimlerinin nicel yeterliliği ayrı bir tartışma konusu iken “bu denetimleri gerçekleştiren Bakanlık çalışanlarının denetledikleri İSG profesyonellerinden daha az bilgi ve tecrübeye sahip olması” etkin bir denetim mekanizması oluşturulmasının önünde çok ciddi bir engel. Ortam ölçümleri, makine ve ekipmanların teknik periyodik kontrolleri, patlamadan korunma, çalışanların toz & gürültü & kimyasal maruziyeti, tehlikeli maddelerin depolanması gibi teknik konulardaki olası büyük risklerin tespit edilmesi ancak bu konularda uzmanlaşmış profesyonellerce sağlanabilir. Çoğunlukla seyrek veya şikayet üzerine yapılan denetimler neticesinde denetime gelen Bakanlık çalışanlarının “sektöre özgü riskler konusunda yeterli donanıma sahip olmaması” olası riskleri gözden kaçırmalarına hatta kötü niyetli işverenler tarafından kolaylıkla manipüle edilebilmelerine yol açabiliyor.

İSG’ye özgü Ödül/Ceza sisteminin işverenlerin İSG’ye yatırım yapmasını sağlayacak düzeyde olmaması da gelişimi engelleyen unsurlardan.

 

Çözüme Yönelik Öneriler

İnşaat sektöründe uygulanan Yapı Denetim sisteminin İSG’ye uyarlanması ve uzmanların patronlara söz geçirmesinin sağlanması mümkün. Bu sistem şu şekilde işliyor; inşaatı yapacak firmaya atanacak Yapı Denetim firması ilgili belediye tarafından bilgisayar ortamında rastgele atanıyor, sabit m2 birim fiyatları üzerinden Yapı Denetim hizmet bedeli belirleniyor, inşaat firması ödemeyi belediyeye, belediye de Yapı Denetim firmasına yapıyor. Bu sayede Yapı Denetim firması belediyeye hizmet veren denetleyici pozisyonuna konumlanıyor, inşaat firmasının çalışacağı Yapı Denetim firmasını seçmesi ve ücretini ödemesi engellenerek denetimin yaptırım gücü korunuyor. İSG hizmetlerinin aynı şekilde yapılandırılarak atamanın Devlet eliyle rastgele yapılması, İşveren ile Uzman arasındaki ticari ilişkinin kesilmesi ve İSG uzmanının yaptırım gücü etkinliğinin sağlanması mümkün. Bu sistem İSG profesyonellerinin katılımıyla oluşturulan etkin denetim mekanizmaları ve caydırıcı ceza / özendirici teşvik ile desteklenirse tüm sorunların üstesinden gelebiliriz.

 



Bu yazı 852 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI