Bugun...




facebook-paylas
Sessiz İstifa 12-11-2022
Tarih: 12-11-2022 13:04:00 Güncelleme: 12-11-2022 13:04:00


İş dünyasının karşılaştığı yeni kavramlardan ve tehditlerden biri olan sessiz istifa, kişinin “verilen görevlerden fazlasını yapmaması” olarak tanımlanıyor. “Bu benim görev tanımımda yok” söylemiyle ve mesai dışında telefona veya epostalara cevap vermemek şeklinde sıklıkla karşımıza çıkan kavramı savunanlar olduğu gibi karşı çıkanlar da var. Özünde sisteme karşı bir direniş mi yoksa tembellik mi var tartışmaları süredursun, iş dünyası açısından ele alınması gereken önemli bir konu olduğu ise aşikar.

 

Çalışan Gözünden

 

Y Kuşağı ile başlayan endüstriyel huzursuzluk, Z Kuşağının iş hayatına girmesiyle birlikte daha da artmış durumda. İş hayatının gittikçe daha ezici çoğunluğunu oluşturan bu iki kuşağın mensupları sistemin ve çalışma şartlarının bitmek bilmeyen talepkarlığından şikayetçiler. Onlara göre mesai saatleri dışında telefona veya epostalara cevap vermemek ve görev tanımı dışındaki işleri yapmamak anormal bir durumu değil olması gerekeni ifade ediyor. Bazı Avrupa ülkelerinde “haftada 4 gün çalışma deneyleri” ile gündem olan esneklik kavramının ülkemizde hala 7/24 bayram seyran çalışmaya hazırlıklı olmak anlamında kullanılmasını doğru bulmuyorlar. Rütbe ile sınırlandırılmış karar alma mekanizmasının iyi fikirleri farklı nedenlerle baskıladığını, kendilerini ifade edemediklerini ve kötü bir yöneticinin iş hayatını zindan edebileceğini söylüyorlar. İş ilişkisinin tek taraflı bir lütuf değil karşılıklı ihtiyaç olduğunu, bozukluğun değişime olanak vermediğini, bunun çaresizlik hissi yarattığını ve sistemin modern köleliği anımsattığını savunuyorlar. “Madem kıymetimi bilmiyorsunuz ben de hak ettiğiniz kadar çalışırım” düşüncesiyle hareket ediyorlar.

 

İşveren Gözünden

 

İşverenlere göre sessiz istifa en başta ahlaki olmayan bir durumu işaret ediyor çünkü özünde “aslında gitmek istiyorum ama şartlarından vazgeçmek istemiyorum” düşüncesi yatıyor. Onlara göre iş hayatı artık çok dinamik, iletişim olanakları yüksek ve çoğu iş irili ufaklı insan gruplarının organize şekilde çalışmasıyla yürütülüyor. 5dk ayırarak bir telefon veya eposta cevaplamanın günümüzde çok kolay olduğunu, bu cevapların diğer insan gruplarının faaliyetlerinin sürmesi için zorunlu olduğunu, çağımızın artık çok fonksiyonlu ve esnek olmayı gerektirdiğini savunuyorlar. Potansiyelini işyerine aktarmayan, karar almaktan kaçınan, her yerde karşılaşılan standart zorluklarla bile mücadele etmeyen ve konfor alanından çıkmayı reddeden çalışanların hem şirkete hem de kendilerine ihanet ettiğini düşünüyorlar. Gerekçesi ne olursa olsun Sessiz İstifanın “iş ilişkisini kafada bitirmeyi ve kovulmayacak kadar çalışmayı” içerdiğini, bunun ise aldatmakla eşdeğer olduğunu dile getiriyorlar.

 

Çalışan & İşveren Birlikteliği Açısından

 

Anlamamız gereken şey insan işbirlikleri olmadan büyük veya önemli şeylerin elde edilemeyeceği ve her durumda çalışan işveren birlikteliğinin sürdürülebilir bir zemine oturtulması gerekliliğidir. Bırakın telefon, araba veya köprü gibi kompleks ürünleri, tek başımıza tırnak makası bile yapamayız. Bu medeniyetin ve hayatın sürdürülebilmesi için gerekli değişimlerin gerçekleştirilerek çalışma barışının sağlanması elzemdir. Bu sağlanamazsa firmalar çalışanlarını kaybedecek, ayrılanlar kendi işlerini kurup işveren olunca yeni çalışanlara ihtiyaç duyacak ve bu kısır döngü herkese zarar verecektir.

 

Onlarca kişinin çalıştığı bir organizasyonun herkesin beklentilerini eksiksiz karşılaması mümkün değildir. Odaklanılması gereken kimsenin mutsuz olmadığı, çalışanların kendilerini değersiz hissetmedikleri ve uzmanlıklara saygı gösterilen asgari çalışma ortamının sağlanmasıdır. Bu şartların sağlanabilmesi her zaman mümkün olmayabilir ve bu durumda kişisel bir karar verilmesi gerekebilir. Bu karar sadece iş ile ilgili değil daha çok kendimizle ilgilidir. İnsanın en ilkel karar mekanizması kaç, savaş ya da don seçimidir. İstifa edip kaçmak, potansiyelini ortaya koyup savaşmak veya sessiz istifa edip donmak kişinin kendi tercihidir ancak entropi der ki “durup bekleyerek hiçbir şey düzelmez.” Hayat boyu bu kolaycılığı seçerek ömrümüzün sonuna kadar muhtaç kalmadan yaşayabiliriz lakin mesele kim olduğumuz ve ne yapmak isteğimizle ilgilidir. Tarihteki hiçbir başarılı insan uygun şartlar, anlayışlı amirler ve konfor alanında hareket imkanlarına sahip olmamıştır. Bir doğruya inanmak, engellere rağmen vazgeçmemek ve çok çalışmak hepsinin ortak özellikleridir. Önemli olan kişinin kim olmak ve ne yapmak istediğidir.

 

Bir görevi herkes iyi kötü bir şekilde yapabilir ama seçenekler arasından en doğruyu bulabilmek için birçok faktörün bir araya gelmesi gerekir çünkü hayat yaptığımız işlerden daha karmaşıktır. Bir karar alırken aslında onlarca diğer seçeneği reddederiz. Neleri reddettiğimizi ise bize sadece bilgi ve tecrübe söyleyebilir. Gençlerin getirdiği yeni bilgilere ve dinamizme ne kadar ihtiyacımız varsa tecrübenin kuşaklara aktarılmasına da o kadar ihtiyacımız var. Yeniliğe açık olmayan da, öğüt almayan da gelişemez. Gelişmeyen her şey aslında ölüdür.



Bu yazı 1127 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI