Bugun...


Nevzat LALELİ

facebook-paylas
İSLAM’DA SOSYAL GELİŞME 22-2-2019
Tarih: 22-02-2019 10:20:00 Güncelleme: 22-02-2019 10:20:00


Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (s.a.v) tebliğ, ikaz ve irşadıyla Mekke’de sayıları günden güne artan Müslümanlar, “Dar-ül Erkam” olarak bilinen Erkam’ın evinde bir araya geliyorlar, inen ayetler ile Peygamberimizin tavsiyelerini öğreniyorlardı. Ancak bu sırada İslam her kese açıkça tebliğ edilemiyordu.

İnanan insanlar, Peygamberimizin etrafında toplanarak eğitim ve öğrenim görmeleri yanı sıra Mekke müşriklerinden (Allah’a ortak koşanlar) çeşitli eziyetler görmekteydiler. Bir taraftan eğitim ve öğretim görerek “cemaat halkasını” oluşturan Müslümanların diğer taraftan gördükleri eziyetler karşısında inançlarını haykırabilmiş olmaları onları davalarında biliyor, daha kavileşmelerini sağlıyordu.

Bir gün Hazreti Ömer’in(r.a); “Ya Resulallah, biz 40 kişi olduk. Artık tebliğimizi açıkça yapalım” demesi üzerine İslam’ın “açıkça tebliğ” dönemi başlıyordu.

Zamanımızda da bir “âlimin” çevresinde yer alarak ondan ilim öğrenenler ile bir “Şeyh efendinin” halkasında bulunarak manevi dersler alarak nefis terbiyesi ile uğraşanların oluşturdukları topluluğa da “cemaat” denmektedir.

Bu kademede, her bir Müslüman’ın kendi arzusu ile istediği bir âlime veya bir şeyhe talebe veya mürit olabildiklerini görmekteyiz.

Ayet-i Celilede; “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyrulması, “nefis terbiyesinin Müslüman’ın derecesini yükseltmesi” gerçeği, Müslümanları bu sahada çalışmalar yapmaya yönlendirmekteydi.

Âlim ve şeyh efendiler, kendilerine bağlanan Müslümanları ellerinden gelen büyük bir gayretle yetiştirmeye çalışıyor, kendisine bağlananları ilim ve nefis terbiyesi açısından ideal insan Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v) veya onun ashabının (arkadaşlarının) seviyesine çıkmalarına çalışıyorlardı.

Âlimler ve şeyh efendiler kendilerine başvuranları reddetmeleri mümkün olmadığı gibi “bana bağlanan talebe veya müritlerin sayısı diğer âlim veya şeyhlere bağlananlardan fazla olsun da dememekte…” kendisine müntesip olanları yetiştirmeye çalışmaktadılar.

Allah ve Resulüne inanan, neler yapması ve neler yapmaması gerektiğini öğrenmeye çalışan (çünkü ilim bir deniz, en âlim bir insan ise ondan bir damla su almış gibidir) bir Müslüman’ın yaptığı nefis terbiyesi ile de inancı için gördüğü zorluklara direnen ve sabreden bir insanlar, İslam’ın toplumunun istediği bir insan olmaya namzettirler.

Bu noktada ikinci formülümüz şu şekilde karşımıza çıkmaktadır;

Müslüman + intisap (alime, şeyh’e) = Cemaat ….. yapısına kavuşmaktaydılar.



Bu yazı 2618 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI