Bugun...


Hüseyin TANRIKULU

facebook-paylas
OLUMSUZ HAVA
Tarih: 12-07-2019 17:47:00 Güncelleme: 12-07-2019 17:47:00


Türkiye şöyle veya böyle 17 yıldır siyasi olarak hükümet açısından çok önemli bir iç istikrar dönemi yaşadı. Bu asla inkar edilebilecek bir durum değildir. Geçmişte yaşadığımız hükümet krizlerini yaşamadık. Bir yılda hatta aylar içinde hükümet değişikliklerine şahit olduk. Siyasi partiler ve Liderleri kenarda bekletilip ara formüller geliştirerek halkın iradesine değil, bir avuç vesayetçi kitlenin arzu ve isteğine göre yönetilmeye çalışıldık.

Bunların detaylarına girmeye gerek yok. Hatırlamak bile istemediğimiz bu antidemokratik uygulamaları geride bıraktık.

AK Parti İktidarı ile vesayet odaklarının gücü neredeyse sıfırlandı. Milletin dediği olmaya başladı. Yani demokrasiye daha da yaklaştık, hatta sistemi de revize ederek daha uygun yönetim biçimleri araştırmaya başladık.

Sonuçta halkın onayladığı bir " Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi " oluşturuldu.

Bu sistemin devreye girmesinin üzerinden henüz bir yıl geçmiş olmasına rağmen, sığ tartışmaların başladığına şahit oluyoruz.

Demokrasilerde tartışmaların yapılması hangi konuda olursa olsun faydalıdır. Ama bu tartışmaların gerçekçi, lüzumlu ve hiç bir art niyet ya da iktidar olma amaçlı siyasi kavgalara ve münakaşalara dönüşmemesi esastır.

Maalesef Türkiye'de siyaset kesiminin başaramadığı şey tam da budur.

Halk, bu yeni tercih ettiği sistemin tüm siyasi partilerin ortak anlayış ve çabasıyla en ideal biçimde uygulanmasını sağlamaları gibi bir beklenti içindedir. Ama maalesef Muhalefet Partilerinden eski sisteme yani Parlamenter Sisteme geri dönülmesi gibi son derece olumsuz sesler çıkmaktadır. 

Her ne kadar son mahalli seçimlerden sonra bu meselede genellikle  karşıt görüşte olduğu bilinen CHP'nin biraz daha ılımlı yaklaşımda bulunmaya başladığına şahit olsak da, esasta CHP'nin Parlamenter sistemden yana tavrını korumaya devam edeceğinin ip uçları da görünmüyor değil.

Yerel seçimlerden sonra öylesine bir hava oluşturulmaya başladı ki, artık AK Parti'nin siyasi yolun yokuş aşağı bölümünde yol almaya savrulduğu iddiaları,sanki bir gerçeklik payı varmışçasına konuşulur oldu.

Bir başka yanlış ve asla pratikte gerçekliği olmayan tahmin ve hesaplarla, Türkiye'de yüzde 3-4 ya da daha az oy alacak siyasi partilerin bile İktidarı tayinde rol alabileceği, etkili olabileceği gibi son derece absürt iddialar ortaya atılmaya başladı.

Yeni parti kurma çalışmalarında asıl ümit ve heves de bu yanlış değerlendirmeden kaynaklanıyor.

Meseleye eski sistemdeymişiz gibi bakıp, Parlamentodaki sandalye sayısını bir çok partiye paylaştırarak, sonra da bu irili ufaklı partilerin Parlamentodaki varlığını esas alarak, yeni sistemin seçilecek Cumhurbaşkanı ile devam edeceğini hiç mi hiç hesaba katmıyorlar. Dört yıl sonra seçilecek Cumhurbaşkanı'nın halkın oyuyla hükümet kurma yetkisini üstleneceğini nedense es geçiyorlar.

Oysa Cumhurbaşkanı'nı doğrudan halk seçecektir. Yapılacak genel seçimde Parlamento'ya 4-5 muhalif parti girebilir ve yasama konusunda Cumhurbaşkanı'nın işini zorlaştırabilecek toplam ekseriyeti elde edebilir mi? İşte bunu da hesap edemiyorlar.

Böyle bir anlayışla hareket edildiği takdirde Hükümetin bütçesini dahi onaylamasalar bu yeni sistemin işleyişini durduramayacaklarını bilmiyor gibi davranıyorlar.

Şimdilik tek hesap, Erdoğan Liderliğinde işleyen bir yapıyı yıkmaktır.

Peki buna muvaffak olamadıkları takdirde bu ülke için faydalı olabileceğini düşündükleri bir başka formül var mı? Yok.

Mevcut siyasi yapı ve konjonktüre göre Anayasa'yı tümüyle değiştirip bu sayede işleri istedikleri biçimde yapabilecekleri ümidi var mı? Bu da yok.

O zaman kim neyi tartışıyor şimdiden?

Ali Babacan Parti kuracakmış. İyi. Peki nasıl bir parti olacak? Cevap eğer AK Parti benzeri bir yapı olacaksa onlara ne gerek var deniliyor.

Mevcut siyasi yapıda ve Partilerin aldıkları oy oranına göre yeni kurulacak bir partinin ancak bir yere yapışarak Parlamento'da yer alması ihtimalinden bahsediliyor. Kurulacağı ileri sürülen bu yeni parti veya partiler acaba böyle bir programsızlıkla işe başlarlar ve Türkiye'de siyaseten söz sahibi olmak isterlerse onlara kim nasıl yakınlık gösterecektir?

Söyleyecekleri yeni bir söz, vadedebilecekleri farklı bir hayat ve farklı bir vizyonla bunları gerçekleştirebileceklerine olan inancı nasıl hayata geçirecekler?

Hulasa olarak, sanki AK Parti Türkiye genelinde büyük bir oy kaybetmişçesine ortaya atılıp, böyle yanlış bir kanaatle kendilerine yer oluşturma hevesinin hangi makul ve ikna edici, özendirici sebebe dayandığını bile izah edemeden yola çıkanların hiç bir varlık gösteremeyecekleri şimdiden ortadadır.

Türkiye bir dönem daha AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan yönetimine bu gelişmeler ışığında yeşil ışık yakacağa benziyor.

Doğru olan ise göreceli bir siyasi istikrar yaşanacak ise, Türkiye yeni bir maceraya soyunmayacak ise olacak budur.

Hiç endişe etmeyelim, Türk Milleti demokrasinin tanıdığı imkanları en iyi değerlendirecek ve yoluna devam etmesini bilecek bir olgunluğa sahiptir.

Tüm bu sebeplerden dolayı estirilmeye çalışılan olumsuz siyasi havanın kısa zamanda değişeceğine inanmak mümkündür.

 



Bu yazı 5864 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI