Bugun...




facebook-paylas
Ortak kader 7-11-2019
Tarih: 07-11-2019 09:37:00 Güncelleme: 07-11-2019 09:37:00


Hayatın derin kodlarını çözmedik hala...

 

Ne zaman mutluyuz ne zaman üzgün.

 

Bilmiyoruz...

 

Karmaşık duygular insanı her geçen gün biraz daha umutsuzluğa sürüklüyor...

 

Benim mutluluğum onun hüznü olabiliyor.

 

Kimi zamanda ortak mutluluklarımız kederlerimiz de oluyor.

 

İşte o aman kaynaşmış bir toplum olduğumuzu varsayıyoruz.

 

Acaba bu ne kadar doğru...

 

Hani derlerdi ya "tasada kıvançta olan ortaklık, millet olmanın temel taşıdır"

 

Ancak son yıllarda bu “anonim sözcüğü de” iyiden iyiye unuttuk.

 

Güney doğuda insanlarımızı yitiriyoruz, televizyonlarda gördüğümüz şehit ağıtları birilerini  keyiflendiriyor.

 

Yani millet olabilmenin ön şartı “tasada kıvançta birlik” kavramını rafa gibi görünüyoruz.

 

Aramıza nifak tohumlarını ekenler, bu coğrafya için kötü emelleri olanlar bu durumdan hoşnut.

 

Türkiye’;nin yaşamsal damarlarının en önemlisini çatlattıklarını varsayıyorlar.

 

Oysa son güneydoğu harekatında gördük ki bunda pek başarılı olamamışlar.

 

Aradaki bazı çürük elmaları ayıkladığınızda devletine bağlı bir çok insan görüyorsunuz.

 

İşte bu da toplumsal bir insanlık kodunu çözemediğimizi ortaya koyuyor.

 

Ne demek şimdi bu.

 

Efendim Türkiye'de bir Kürt sorunu yoktur. İnsanlık sorunu, insanca yaşama hakkı sorunu vardır.

 

Tıpkı diğer sorunlarda olduğu gibi her şeyi  kategorize etmek, toplumu derin ayrılıklara sürüklüyor.

 

Bir kadının insan olduğunu unutan bir başka insan, yani erkek hangi türden ürediğini unutarak

 

kendisini doğuran annesinin hem cinsine saldırıyorsa ortada başka bir sorun vardır.

 

Bunu feminizmler, kadın hakları savunuculuğu gibi palyatif tedbirlerle çözmek kolaycılığa kaçmaktan başka bir şey değildir.

 

Bu kolaycılık kadın ve erkek arasındaki uçurumu çok daha derinleştirmektedir.

 

Anaerkil bir toplumdan gelen Türkler böylesi bir ilkelliğe nasıl ve ne zaman saplanmıştır...

 

Evdeki eşine”han” yani “kral”;ünvanı veren bir toplum nasıl böyle “maganda” Bir kimliğe  bürünmüştür.

Yani  (Han-ım) Moğolca kökenlidir.

 

Osmanlı saraylarının perde arkasındaki egemen güç sultanlar veya valide sultanlardır.

 

Hala Türk erkeği “ana kuzusu” olarak bilinir ve ne gariptir ki bu bir “aşağılama” trendine dönüşmüştür.

 

Evin kızı hep “Prenses” olmuştur...

 

Şimdi tüm bu kavramları unutarak hayatı çok yüzeysel ve basit bir hale getirdik...

 

Biz Türküz, o Kürt o halde bizden değildir. Acısı da tasası da bizi ilgilendirmez..

 

O kadındır, erkeğin kölesidir. Erkek ne isterse, kadın onu yapar.

 

Bu söylemleri, hem etnik, hem de cinsiyet olarak çoğaltabiliriz.

 

Hatta hatta zengin- fakir, sakat- sağlam gibi çok acımasız sıfatları da ekleyebiliriz

 

İşte tüm bu sıkıntılar, teknolojiyle birlikte yaşamamıza giren bireysel bencilliğin sonucudur.

 

Aileleri küçülten, en küçük birimde yani ailede akrabalarda bile birbirine tahammülsüz insanlar yetiştirdik...

 

Bizler orta okullarda okurken “yurttaşlık bilgisi” diye bir ders vardı...

 

O derslerde iyi insan olmayı, iyi vatandaş olmayı, toplumsal kurallara uymayı; öğrenirdik...

 

Düşünmeyi, düşündüğümüz de söylemeyi, söylerken hangi kurallara uyarak söylenmesi gerektiğini öğrenirdik.

 

Sonra bu dersi ;tek tip insan yetiştirmek gerekçesiyle kaldırdılar.

 

Bireyin birey olarak kalması gerektiğini anlattılar.

 

Bir adım ötesi “yurttaşlık derslerini”; televizyonda önce anlamsız Brezilya dizileri, sonra ahlaksız ABD yapımlarına devrettiler. Şimdilerde ikisinin karması yerli diziler toplumsal öğretmenlerimiz

oldu.

 

Sonra da “Nereye gidiyoruz” feryatlar yükselmeye başladı...

 

Nereye mi gidiyoruz?.

 

Toplum, dış mihraklar ve yardakçısı, “ çırakları”; toplum mühendislerinin istediği yöne doğru gidiyoruz.

 

***

 

Çözüm ne?

 

Öncelikle “uyutma”; eğitiminden vaz geçmeli...

 

Okullarda “t;önce insan”lık dersi konmalı. Gerçi öğretmen bulmakta çok zorlanacağımız kesin..

 

Sonra hayatın kotlarını çocuklara öğretmeli.

 

Onlara maddi duygusallığı değil insani duygusallığı öğretmeli....

 

Bu öğretiyi, kadın-erkek, Türk-Kürt- Laz-Çerkez herkese vermeliyiz...

 

Bakın sorunlar nasıl çözülüyor...

 

Yani önce insan olmayı öğrenmeliyiz.

 

O kadar...

 

Nokta....

 



Bu yazı 3568 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI