Modern dünyada hiçbir şey tozpembe değildir. Bu dünyada insan insana yakışmıyorsa, insan insanın kalbi olamıyorsa zorbalık yapıyorsa haram helal demeden milletin malına çöküyorsa; insan insanın kalabalığından başka bir şey değildir.
Modern dediğimiz dünya. Modern dünya aslında gelip geçici bir yalan. Hakikat sonrasına baktığımızda sanki dünya yalanlar üzerine kurulmuştur. Kimse halinden memnun değil. İnsanların istek ve arzuları hiç bitmiyor. Yalan dünyanın hepsini size verdik deseniz bile doyumsuz toplum olduğumuzdan dolayı öbür dünyayı da isteriz. İnsanlar sürekli içlerindeki boşlukları doldurmak için uğraşılar.
Herkes biliyor ki her canlı mutlaka ölümü tadacaktır. Kimse giderken yanında hiçbir şey götüremeyecektir. Modern dünyanın kandırmacası da budur işte.
Dünya, her şeyden önce hepimiz için varoluş sebeb üzerine ne konuşulacak konu biter, ne de söylenecek söz. Kimisi için bir tuzaktır, kimi için ise bir cennet. Dolayısıyla dünya yer yer umut verici, yer yer ise kahredici bir yerdir.
Dünya yalandan ibarettir. Tüm yalanın ortaya çıkması için bir nefesin sönüşü yeter. Nefes bittiğinde ne modern dünya ne yalanlar nede cennet sandığımız bu yalan dünya kalır. Dünya bir misafirhanedir birileri geliyor birileri gidiyor. Her yeni gün yeni umutlara; belki de yeni hüzünlere gebedir bilinmez.
Modern dünyanın öbür yüzünde: Acı çektiyseniz üzülmeyin, her karanlıktan sonra bir aydınlık mutlaka gelecektir. Her gecenin bir gündüzü mutlaka vardır yeter ki modern dünyanın cazibesine kapılmayalım. İnsan olarak her şeyi öğrenmiş gibi hareket etmeyi öğrendik ama insan gibi yaşamayı öğrenemedik.
Yani anlayacağınız beklenen cennet bir sonsuzluktur.
Kalın sağlıcakla…