Türkülerimizin yozlaştırıldığı bir dönemde beslendiği halk kültürüne sesi ve sazıyla, araştırmalarıyla büyük katkı yapmış olan Ruhi Su, Köroğlu adlı uzunçalarının kapağına Nejat Birdoğan’ın Köroğlu’yla ilgili yaptığı araştırmanın önsözünü koymuş. |
Birdoğan’ın Aşık İhsani ile yaptığı sohbetle başlayan ilgisi bir kitabın ortaya çıkmasını sağlamış: “Köroğlu Bir Toplumsal Direnişin Destanı”. 16 yüzyıldan günümüze ulaşarak ilk kez 1834 yılında yazıya geçen Rumeli ve Azerbaycan’a kadar yayılmış destandaki Köroğlu, buralarda yaşayan kardeş halkların eşitlik ve adalet isteyen ortak kahramanıdır…
Köroğlu’nun babası Koca Ali, uzun yıllardır Hasan Han’a ait atların bakımını yapan bir seyisti. Bütün ömrünü onun kapısında çürütmüş saçı sakalı onun kapısında ağarmıştı.
Her sabah tan ağarır ağarmaz Koca Ali, Hasan Han’ın atlarını otlatmaya götürür, bütün gün bakımını yapar, geceye yakın bir zamanda da geri döndürürdü. Dağlarda taşlarda, ıssız yabanda Koca Ali’nin ayağının değmediği yer kalmamıştı.
Gene bir gün, Koca Ali, atları bir göle sürüp su kenarında otlamaya bırakmıştı. Atlar otlamaya başlarken Koca Ali de bir taş üzerine çömelip oturmuştu. Tanyeri de yeni yeni ağarır. Koca Seyis bir de bakar ki gölden iki aygır at çıkar. Atlar gelip sürüye katılırlar. İki kısrağa yakınlaşıp aştıktan sonra gene dönüp göle girerler ve gözden kaybolurlar. Hemen kalkar, iki kısrağa bakar, gördüklerinden kimseye söz etmemeyi de düşünür.
Gel zaman git zaman aygırların kısrakları dölleyişinin üstünden epey bir zaman geçer. Koca Ali aylar, günler sayar. Kısrakları da bu arada gözünün önünden ayırmaz. Vakit yaklaştığında da kısrakları otlatmaya götürmez ve onları tavladan dışarı çıkarmaz. Ve nihayet kısraklar doğurur, yavrular sonunda büyüyüp birer tay olurlar.
Birgün Tokat Paşası Hasan Paşa Hasan Han’a konuk olarak gelir. Hasan Han’a hoşbeş arasında “Hasan Han duydum ki senin gayetle güzel ve cins atların varmış, gel bunlardan bana iki tane aygırlık at ver” der. Hasan Han hemen “gözümüste” deyip seyisi çağırır. Seyis Koca Ali’ye “yarın sürüyü ota götürme, Paşa için at seçeceğim” der.
Hasan Han bu sözleri söyler söylemez Koca Ali’nin aklına hemen o iki tay gelir. Bey’inin başını daha yüce etmek için sabah erkenden iki tayı çıkarıp halkala bağlar, kendisi de geri kalan atları alıp otlatmaya götürür.
Biraz sonra Hasan Han, Paşa yanında atların bağlandıkları yere gelirler. Paşa bakar ki halkalda iki uzun orta aygır ve zayıfça at bağlanmış “herhalde bana verecekleri atlar bunlar olacak” deyip güler. Sonra da “Hasan han bana demişlerdi ki senin iyi cins aygırlık atların var, bunlar da nedir? İş böyle atlara kaldıysa bende çok vardır” der.