Bugun...


Yaşar EYİCE

facebook-paylas
İNSAFSIZLAR
Tarih: 10-05-2025 01:07:00 Güncelleme: 10-05-2025 01:07:00


Şimdide size, ‘El insaf!’ denilecek bir gerçeği anlatayım:
Aynı ürünün üç adımda fiyatının nasıl yüzde 25 arttığını, duyun…
Bakalım bunu zabıta, ya da sağlık bakanlığı yetkilileri veya Eczacılar Odası duyacak mı?
En önemlisi, bu eczanelere ‘açılış ruhsatı’ veren imzacılar.
Bir hasta için gerekli, belirtilen markadaki yapıştırıcı, ya da tutucui neyse fiyatı 100 lira…
İhtiyaç olduğundan tavsiye üzerine bir hasta yakını, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi karşısındaki sıradan eczanelerden birine girer, 1 Mayıs Bayram tatilinde.
İsteğini söyler ve fiyatını sorar:
‘100 liradır!’
‘Tamam’ der alır, çünkü ihtiyaçtır. Bunun sayesinde hastanın vücudunun bazı bölümlerinde gereklidir.
3 Mayıs’da yani iki gün sonra, devlette olduğu gibi, sağlıkta da devamlılık gerekli olduğundan, mecburen bu gerekli yapıştırıcı için Dokuz Eylül Hastanesi’nin tam karşısındaki bir başka eczaneye girilir.
İleri yaşlı hasta yakını için bir adım bile önemlidir.
Bu nedenle önceki nöbetçi eczane yerine buna girer.
Alacakları içinde belirttiğim yapıştırıcı da vardır.
Ödeme yapılırken, ‘125 lira!’ olduğunu öğrenen vatandaş, ‘İki gün önce bunu 100 liraya aldık!’ deyince satıcı eczacı ‘Bizde böyle istersen git oradan al!’ gibi terbiye ve ahlak sınırlarını açan laflar eder.
Artık alınmıştır…
Hasta yakını sesini çıkarmaz ve ‘kandırmacaya’ göz göre göre ‘Lades’ der.
Bu olur mu?
Sağlığımız için en önemli ayaklardan biri olan eczane yetkilisi böyle yaparsa ‘Biz bunlara nasıl güveneceğiz?
Acaba pazarlık usulü mü ilaç alacağız?’
PAZARLIK ŞART GİBİ
Şimdi yaz geliyor.
Bazı eczanelerin en büyük geliri ‘kozmotik’ ürünler.
Biri üçe satıyorlar.
Diyeceksiniz ‘serbest ticaret!’
Sorun bakalım Reis’e ne diyecek?
Ben söyleyeyim:
‘Gözlerinin yaşına bakmayın!’
Benzer çıkış ve görüşlerini biliyorum.
Bundan kendimden emin olarak söylüyorum.
Ama şu görevliler görevlerini yapsalar, insanın canını ceplerindekini alarak yakanlara af olur mu?
İnsafsızların hakkından mutlaka gelinmelidir.
Örnek olarak iki üçüne caydırıcı cezalar uygulansa her şey süt liman olur.
İhtiyacımız olan nedir?
‘Güven’ değil mi?
Birlik, beraberlik değil mi?
Bunlar var mı?
ŞEREF DİPLOMASI
Birkaç gün önce bu ara başlıkla güzel haberi paylaşmıştım.
Birkaç meslektaşım, örneğin dost insan Metin Aydınoğlu yazmıştı.
Mutlu oldum.
Ne demiştim:
“Türkiye Fair Play Ödülüne Doymuyor.
Spor adamı Bahri Vreskala Avrupa’da, ‘Şeref Diploması’ ile ödüllendirildi…”
Bu haberi bir yana bırakalım ve önceden notlarını aldığım bir ‘Bahri Vreskala haberini’ paylaşayım:
Konuya girelim:
“Tanınmış spor ve siyaset adamı Bahri Vreskala, iyice sinirlenmiş olmalı ki, kalemi eline alıp, ‘Yol yok ….. Bina çok … !!!’ diyerek, hepimizin bildiği ama dillendirmediği sıkıntıyı yazmış.
İzmir ve İstanbul Beden Terbiyesi Müdürlükleri yapan, ülkemize birçok spor tesisleri kazandıran Bahri Vreskala şöyle diyor:
‘8 bin yıllık geçmişi, 11 bin.891 km2 ‘ lik yüz ölçümü ile 30 ilçesi olan, Cennet Vatanımızın Batı’ya açılan penceresi, ilk futbolun oynandığı ve bir çok ilk’in yaşandığı yer, Ege’nin incisi İzmir’de yaşıyoruz.
‘Yaşıyoruz’ ama benim gibi İzmir’imizin eski güzel günlerini gören, yaşayan 68 yıllık bir İzmirli için, İstanbul gibi çok yoğun trafik çilesi olan bir şehirde yaşıyoruz.
Ama gelin görün ki, yapılan yatırımlara rağmen, İzmir’de ulaşım sıkıntısı, trafik çilesi azalacağına her geçen gün artıyor.
Yıllar itibariyle İzmir’in nüfus sayımlarını incelediğimizde, Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadar çok büyük artışların olduğunu görebiliriz.
MESTER PLANI YOK
Ancak artan nüfusa göre istenilen, olması gereken şehrin çağdaş, modern, geleceğe dönük büyük hedefler ve amaca ulaşmak için belirlenen stratejilerin bütünü olan ‘Master’ planının olmadığını da görüyoruz.
1923’lü yıllarda 500 bin civarında olan İzmir’in nüfusu, 2023 yılı sonu itibariyle 4.479.525’e ulaştı ve Ülkemizin üçüncü büyük şehri oldu.
Nüfusu artan, yerleşim alanları genişleyen İzmir’de, gelişmiş ülkelerdeki gibi ulaşım ve yaşam alanları oldu mu?
Hayır, maalesef olmadı.
İleriyi göremeyen, yerel yöneticilerin yanlış ve hatalı yönetimleri, kısa vadeli plansız yatırımları, oy kaygısı ile çarpık kentleşmeyi, gecekondulaşmayı önlememeleri maalesef bu günkü olumsuz durumların meydana gelmesine, yaşanmasına sebep oldu.
Bu durum, İzmir’e yapılan, uygulanan yatırım, imar, ulaşım, otopark projelerinin, yanlış, yetersiz ve eksik uygulandığının göstergesidir.
ÖNCELİK VERİLECEKLER
Peki, yerel yönetimler neler yapmalıdır?
Cevabı çok basit.
Konularında uzman teknik ekiplerle kısa değil, uzun vadeli ve kalıcı projelere öncelik vererek yatırımları yapmalıdır.
Farklı alanlarda proje hazırlamalı ve geliştirmelidir.
Bunun için şehir ile ilgili master planlara ağırlık vermeli ve tavizsiz uygulamalıdır.
Master planda amaç; şehrin gelecekte sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için hangi alanların geliştirileceğini, yeni yapıların nereye inşa edileceğini, ulaşımın nasıl yönlendirileceğini ve hangi hizmetlerin sunulacağını belirlemektir.
ŞEHRİN GEÇMİŞİ
Master plan; bir organizasyonun veya projenin başarılı olması için çok önemlidir.
Bunlar yapılırken de tarihi, yapıların, yerlerin aynen korunmaları esas alınmalıdır.
Zira tarih o şehrin geçmişidir, zenginliğidir, gelecek kuşaklara aktarılması çok önemlidir.
Bunlar yapılırken turizm çalışmaları da dikkate alınmalıdır.
Öncelikli olarak, ‘neredeyiz, nereye ulaşmak istiyoruz, ulaşmak istediğimiz hedefe nasıl ulaşabiliriz?’ sorularına göre çalışmalar yapılmalıdır.
Bu çalışmalar sağlıklı olmazsa şehir plansız gelişir.
Kısa vadede yapılan plansız düzensiz yatırımlar, aşırı nüfus artışı, şehre birçok çevre sorununu da birlikte getirmektedir.
ÇARPIKLIKLAR
Bu durum da şehirde çarpık yapılaşmaya, gecekonduların artmasına, çevre, görüntü kirliliğine, trafik sıkışıklığına, kaynak kaybına sebep olmaktadır.
Devamında hizmetlerin aksamasının, asayişin zor sağlanmasının yanında, şehrin tarih, kültür ve doğal kaynakları da tahrip olmaktadır.
Bu nedenle yapılacak projelerde en önemli hedef, kentin tarihine doğaya saygılı, ulaşımı kolay, sosyal yaşam ile uyumlu, güzel, yaşamı kolaylaştıracak bir mimari imar anlayışı olmalıdır.

 



Bu yazı 1035 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI