Iraklı şair Ahmed Matar’dan bir alıntı yapalım.
‘Bir zamanlar, Arap ahırlarından birinde bir grup eşek yaşardı.
Bir gün, bir eşek yemek yemeyi reddetti ve vücudu zayıfladı, kulakları sarktı ve neredeyse yere düşecek kadar güçsüzleşti.
Baba eşek, oğlunun durumunun her geçen gün kötüleştiğini fark etti ve nedenini anlamak istedi.
Oğluna yalnızca onunla konuşmak için geldi ve kötüleşen fiziksel ve ruhsal durumunu anlamaya çalıştı.
Ona sordu:
‘Neyin var oğlum?
Sana en iyi arpayı getirdim ama hala yemeyi reddediyorsun.
Bana neyin var onu söyle?
Neden kendine bunu yapıyorsun?
Seni rahatsız eden biri mi var?’
EŞEĞİN ŞİKAYETİ
Oğlu başını kaldırdı ve babasına şöyle dedi
‘Evet baba, insanlar...’
Baba eşek şaşırdı ve oğluna sordu:
‘İnsanların neyi var oğlum?’
Oğlu cevap verdi:
‘Biz eşeklerle alay ediyorlar.
Her biri kötü bir şey yaptığında ona 'eşek' diyorlar.
Biz gerçekten böyle miyiz?
Aptallarını eşek olarak tanımlıyorlar ama biz böyle değiliz baba.
Biz yorulmadan çalışırız, anlarız ve duygularımız var.’
Baba eşek, oğlunun bu kötü durumunda nasıl cevap vereceğini bilemedi, ama kulaklarını sağa sola hareket ettirerek oğlunu ikna etmeye çalıştı.
EŞEKLERLE, İNSANLAR
ARASINDAKİ FARKLAR
Şair- Yazar Ahmed Matar, oğluna nasihat vermesi ve düştüğü beyinsel durumdan kurtarmak için baba eşeği konuşturmaya devam etmiş:
‘Oğlum, insanlar Allah tarafından yaratılmış ve diğer yaratıklardan üstün kılınmışlardır, ama kendilerine çok zarar verdiler ve bize, eşeklere de zarar vermeye başladılar!
Örneğin, hayatında hiç kardeşinin parasını çalan bir eşek gördün mü? Diğer eşeklere sadece zayıf oldukları veya söylediklerini beğenmedikleri için işkence eden bir eşek gördün mü?
Renk, cinsiyet ve dil ayrımcılığı yapan bir eşek gördün mü?
Neden toplandıklarını bilmeyen eşeklerin zirvesini duydun mu?
Amerikalı eşeklerin, arpa elde etmek için Arap eşekleri öldürmeyi planladığını duydun mu?
Yabancı bir ülkeye ajanlık yapan ve kendi ülkesindeki eşeklere karşı komplo kuran bir eşek gördün mü?
Ailesini mezhepsel temelde ayıran bir eşek gördün mü?
Tabi ki, eşekler dünyasında böyle insanlık suçları duymadın!’
Ama insanlar, yaratılışlarının hikmetini bilmiyorlar ve buna göre hareket etmiyorlar?
Bu yüzden oğlum, eşek aklını kullanmanı istiyorum ve başımı ve annenin başını yüksek tutmanı istiyorum.
Sen, ‘Eşek oğlu eşek olarak kal!’
GONG SESİ!
Araya gireyim:
Japon olduğunu düşündüğüm Yoshi Enomoto, sosyal medyada yazmış:
‘Bir Türk atasözü der ki;
‘Haksızlık candır, gerisi heyecandır!’
Sonra şunları ilave etmiş:
‘Zincirlikuyu’da metrobüs sırasına girince (Burası başdurak) anlıyorum ki, sırayı atlayıp önden binenler koltuğa oturuyor!
Bence herkes toplumsal ahlakı hiçe sayıp, sırada beklemeyi bırakmalı.
Çocuklar da öğrensin ki; haksızlık yapanlar hep kazanır!..’
Sonuç: Bu Yoshi gerçekten Japon mu?
İfadesinden ‘evet’ diyorum…
Çünkü biz Türkler, özellikle yabancıların bizi eleştirmelerini hiç sevmeyiz ve çoğu görgüsüzlüğü de nedense hep görmezden geliriz.
Konuşmaya, ‘Dur, ne yapıyorsun?’ diyenimiz de yok gibidir.
Nedeni basit, ‘Bana ne!’ dir, aslında ‘Korkudur!’
‘Hiç yoktan, dayak yemeyeyim!’ düşüncesidir.
Bu tiplerin vereceği cevap de bellidir?
‘Sana ne?’
Bu da kavganın başlaması için ‘gong’ sesi gibi bir şeydir!