Mayıs ayının ikinci pazarı ayın 11’ine rastlıyor.
Bornovalı bir aile havanın güzelliğinden yararlanarak Çeşme’ye gitti.
Bir hayır kurumu adına yapılan ‘Anneler Günü Koşusu’na da katıldılar.
Sonra da sahilde bir çorbacıda günün keyfini çıkarmak istediler.
İsimlerini vermedikleri, daha doğrusu yayınlanmasını istemedikleri için ben bir isim taktım; ‘Ülkü Ailesi’ diye…
Büyükanne, Karşıyaka ‘den emekli öğretmen…
Kızı da meslektaşı sayılır.
Oğlu mühendis…
Torun üniversite öğrencisi ama yanlarında değil…
MOTOSIKLETLİ GENÇ
Çorbalarını içerken ‘beğendiklerini’ konuşuyorlar.
Bu sırada, motosikletli bir genç geliyor, o da çorbasını içip gidiyor.
Biraz sonra Büyükanne, ‘Hesap’ istiyor.
Lokantacı ‘Ödendi!’ diyor…
Nasıl olur?
Acaba kızı ya da oğlu mu, sohbet sırasında fark ettirmeden ödemişler miydi, ‘750 lira tutarındaki’ hesabı…
Böyle bir şey de yoktu, lokantacının ifadesine göre!
Öyleyse kim ödemişti?
Lokantacı açıklık getirdi, konuya;
‘Motosıkletli genç hem kendi hesabını, hem de sizi göstererek hesabınızı ödedi!’
LOKANTACI DA DİRETTİ
Neden?
Lokantacı, ‘Haber vereyim?’ diye sormuş, ‘Gerek yok!’ yanıtını almış.
‘Ödediği masadaki üç kişiyi tanıyıp tanımadığını’ sormuş, ‘Tanımıyorum!’ yanıtını almış…
İşte İzmir!
Tahmin yürütülüyor;
‘Acaba annesi yok da, yani rahmetli mi olmuştu da, genç adam annesine benzettiği öğretmen hanım ve çocuklarına böyle bir jest yapmıştı?’
Bu kez duygu yüklendi anne ve kızına…
Başladılar ağlamaya!
Oğlan ile lokantacı teselli etmeye çalıştı, iki anneyi…
Emekli Öğretmen Hanım, ‘Kabul etmiyorum, bizim hesabımızı alın!’ demiş, ancak çorbacı ‘Olmaz, ödenmiş hesap için bir daha para alamam!’ yanıtını vermişti.
Ödenmiş hesaba ‘Direnen’ çorbacı, ısrarı kabul etmedi
İZMİR GERÇEĞİ
İşte böyle!
‘İzmir’de oluyor, bu tür olaylar!’
Düşünün bir çayın hesabının yapıldığı zamanımızda, Çeşme’de Bornovalı bir ailenin, ‘750 lira tutan’ çorba ücretini, bir genç ‘Anneler Günü’nde yani bugün ödüyor, sonra da hiçbir şey söylemeden, motosikletine atlayarak gidiyor.
Yorumunu size bırakıyorum.
Aileyi tanıyorum!
Çorbacıyı da bütün Çeşmeliler ve misafirleri biliyor.
Hikaye değil, gerçek!
‘Anneler Günü’nde bundan güzel bir paylaşım olabilir mi?
Biliyoruz;
Ramazan ayında, bakkallarda adını daha doğrusu kimliğini vermeden, açıklamadan ‘sıkıntı yaşayanların’ hesaplarını ödeyerek, kapatanları…
Biliyoruz, gerçek hayırseverleri…
‘Bir elin bildiğini, diğer elin bilmesine gerek yok’ diyerek hesapları ödeyen gerçek hayırseverleri…
Rahmetli annem Makbule Eyice, ‘İzmir hayırseverlerin sayesinde yıllardır ayakta duruyor!’ der, bazı menkıbeler anlatırdı.
Ölmüşlerin ruhları şad olsun…
Şimdi de, bir ‘Anneler Günü’ yazısını paylaşacağım.
Usta gazeteci Celal Demir’den aldım:
ŞEFKATİ SONSUZ ANNELERE...
11 Mayıs Pazar Anneler Günü…
Sevginin günü, hem de karşılıksız sevginin,
Kim bilir bu Pazar kaçıncı anneler günü kutlanacak.
Kimileri birçok defa ‘Anneler gününü’ kutlarken, kimileri belki de ilk kez kutlamanın güzelliğini yaşayacak.
Analarımız;
Sırlarımızın saklandığı hazinemiz…
Sıkıntılarımızın paylaşıldığı problemlerimizin çözümü analarımız.
Güneşi uyandıranlarımız, tarlalarımızda çalışanımız, yollarda yoldaşımız, sevdamıza arkadaşımız, gönlümüze sultan analarımız.
KAÇI?
Kim bilir kaç anne sokaklara acımasızca bırakılırken, kaç anne sokaklarda aranır oldu bugün?
Kim bilir kaç anne camlarda perde aralığından evlatlarının yolunu gözlerken, kaç anne umudunu kesti bakamaz oldu yollara?
Kim bilir kaç anne kahretti kaderine, kimsesizliğine, sahipsizliğine için için ağlarken, kimselerle paylaşamazken içindeki acısını, kaç anneye anne olduğunu hatırlattılar da, ilk kez anne olmanın mutluluğunu yaşadı?
Allah’ın bile cennetin anahtarını ayakları altına serdiği, gönlü zengin, yüreği geniş, şefkati sonsuz, huzur ve güven kaynağı analarımız.
GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...”