Depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Sizleri muhabbetle selamlıyor, çaresizlik ve acizliğimizi derin bir hüzün ile ilan ediyorum!
Kıymetli arkadaşlar, bildiğimiz üzere 1 değil tam 10 ili etkileyen bir afet ile karşı karşıyayız.
Gerek devlet, gerek millet olarak; sağcı - solcu ayrımı, siyasi görüş ayrımcılığı yapmadan Anadolunun her bir noktasından yardımlar, dualar bereket gibi yağdı.
Bir kez daha anladık ki, her ne kadar rutin vakitlerde kutuplaşıldığı görülse de, milletimiz, her türlü zor durumda kenetlenmeyi, fedakârlık yapmayı tüm Dünya'ya kanıtlıyor!
İnananlar için, afetlerin meydana gelmesi, her canlının aciziyetini suratına sille gibi çarmasına, şükürde artışın, ibadete de yönelmenin anlayanlar için büyük bir vesilesidir!
O gün herkes eşitti! Zengin de, fakir de acizdi. Parası olan da canının derdine düştü olmayanda!
Lâkin, depreme rağmen depremin depremini yaşamak bizim ülkemizde mümkündür!
Peki depremin depremi nedir?
Arkadaşlar!
"Depremin depremi" elin gâvuru dururken kendi milletimizden yediğimiz darbelerdir!
Daha dün "Biz maça Yunanistan'ın nufusu kadar gidiyoruz! Yunan kim?" diye espirisini yapıp, savaş için kıvılcım beklediğimiz "devlet" bakın tırnak içinde söylüyorum devlet canla, başla enkazdan adam çıkartıyor, üstüne üstlük çıkardığı için sarılıp seviniyordu!
Biz de sepetteki çürük elmayı almak için elimizi uzatır gibi, milletimizin içinden çıkan hain yağmacılara ders verdik!
İşte bu depremin depremi, yani depremin içinden bir deprem yaşamaktı!
Bununla birlikte yine aynı şekilde bir depremi de sağ olsunlar, siyasetçi ağabeylerimizden ötürü yaşadık. Siyasetlerini yapmaları için 1 hafta dahi bekleyemediler!
Zaten birinin kıvılcım çıkartması elbet ki kar topunun yuvarlanıp büyümesi gibi bir etki yaratacaktı! Siyasi yürürlüğün, siyasi haysiyetin, şahısların seçmenlerine olan utançlıklarının üzerlerini örtüştürmek için savunma yapmaları gerekmekteydi. Bu süreçte "siyasilerin işlerini bir an olsun bırakmamak üzere çok sevdiklerini gördük" gibi bir algı oluşturdu.
Aslında herkes üzüldü. Bu işin sağcısı, solcusu yokturdu. Herkes yıkıldı. Yıkılan da sadece binalar değildi. Bir depremzede olarak (Malatya) bu kelimeleri bir araya getirmek oldukça güç!
Davulun uzaktan gelen seslerinden birkaçı da, depremin 2., 3. günü olmasına rağmen askeri birliklerin, destek birimlerinin hâlâ bölgede olmaması, su dağıtan çadırın önünde, su dağıtılmıyor diye video çekmekti!
2. Ordu Komutanlığının Malatya'da olması da ayrıca es geçilen bir mesele idi! Askerleri, PÖH'leri, AFAD'ı, KIZILAY'ı sahada gören, aş araçlarını, ihtiyaç sahiplerinin "bize bu kadar yeter" diyenini de yine sahada biz gördük.
Kıymetli okurlar!
Her şeye rağmen ülke olarak birlik ve beraberliği devirecek hiçbir güç yoktur!
Bugün bazıları, "fırsat bu fırsat!" diyerek yönetimi eleştirdi, kimi sosyal medya'ya dahi girmeye fırsat bulamadı!
Çok siyasi lider geldi. Geldiler tüm deprem bölgelerine. Ama işte sıkıntı şuradaydı ki, sadece geldiler. Belki reklamdı, belki iç yanması idi. Kimsenin içini açıp bakmadık, yanlış anlaşılmasın!
Yayınlarda, Malatya'nın az hasar alan bölgeymiş gibi akıllara kazınmasını geciktirmek, 10 ilden en az hasar alanlarını Malatya'dan fazla gösterilmesi de Malatya'lılarımızın gözünden gaçmadığı birçok kez şahsıma ulaştı.
Konut meselelerine gelecek olursak, devletimizin Van'ı, Elazığı yalnız bırakmadığı gibi, 10 ilimizi de yalnız bırakmayaağından şüphemiz elbette yoktur! Yaşayanlar ve görenler bilir ki, korkunç Van depreminden sonra Van, adeta yeniden yapıldı, "devlet nerede?" dedirttirilmedi!
Payidar devletimizi yönetenlerinde insan olduğunu unutmamak gerek. Tabii ki doğruları, eğrileri, gözden kaçanı var. Bu hususta, milletimiz ve diğer siyasi liderlerin el birliği yapmasının gerekliliği de ayrıca tartışılmalıdır.
Gün birlik günü, gün beraberlik günüdür. Bu topraklar yıllarca dış devletlerin baskısına rağmen yıkılmayıp, kendi içimizdeki üç-beş fitneden sebep kutuplaşıp kaos ile büyük sıkıntılara girerek parçalanmamız bize yakışmayacaktır!
Birliğimizi ve dirliğimizi, kutuplaşsak bile zor durumda kenetlendiğimizi (çürüklerimiz çıksa da) bu gibi durumlarda görebilmek insanı mutlu etmiyor değil açıkcası...
Saygılar, sevgilerle...