Orta Doğu’nun sınırları yeniden mi çiziliyor?
Bu soru sıkça gündeme gelse de, Türkiye’nin resmi duruşu net: Böyle bir plana dair doğrudan bir kanıt yok. Ancak Batı’nın enerji kaynaklarına olan ilgisi, bölgeye yönelik etkisini artırma çabasını canlı tutuyor. Türkiye ise bölgesel istikrarın ve toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini her fırsatta vurguluyor.
Bu coğrafyada sınırların zorla değişmesi, yeni çatışmaları tetikleyebilir. Türkiye’nin bu konudaki ısrarı, bölgedeki kaosu derinleştirebilecek herhangi bir girişime karşı alınmış bir önlem olarak görülebilir.
İRAN-İSRAİL GERİLİMİ
İran’ın İsrail’e karşı misilleme yapması Orta Doğu’da İsrail'in yeni saldırıları için dayanak ve çıkış noktası olmaktan başka bir işe yaramıyor.. Türkiye, bölgedeki askeri hamlelerin sadece tarafları değil, tüm bölgeyi tehdit ettiğini belirterek diyalog çağrısında bulunuyor. Ancak, diplomasinin bu süreçte daha etkin bir rol oynaması gerektiği gerçeği hâlâ göz ardı ediliyor.
Yıllardır Orta Doğu, dış güçlerin satranç tahtası oldu ve ne yazık ki bu durum halklara refah getirmek yerine onları daha da yıprattı. Türkiye’nin buradaki politikası, sürekli olarak toprak bütünlüğü ve istikrar vurgusuna dayanıyor. Bu coğrafyada sınırların zorla değişmesi, yeni çatışmaların ve derinleşen kaosun habercisi olabilir.
Son dönemde İran’ın İsrail’e karşı misilleme yaptığı haberleri gündemde. Peki, bu ne anlama geliyor? Türkiye, bölgedeki bu tür askeri hareketliliklerin, sadece tarafları değil, tüm bölgeyi ateşe atabileceğini beyan etmişti. Cumhurbaşkanlığı açıklamalarında sürekli olarak sağduyu çağrısı yapılıyor. Diplomasi masada dururken neden silahlar konuşuyor? Bölgedeki güçler arasında diyalog ihtimali ne yazık ki her geçen gün azalıyor.
Askeri hamlelerin çözüm getirdiği bir dönemi tarih yazmadı. O halde çözüm, neden hâlâ diplomasiden geçmiyor?
Bunun nedeni ve sorumlusu gayet açık ki saldırgan siyonist akılla yönetilen İsrail devletidir. Eşi görülmemiş katliamlara giriştiği Filistin'den kanı doymayan emperyalist çizgisi ile şimdi de Lübnan'a bomba yağdırıyor Bu nedenle diplomasi tıkanmış ve hiç olmadığı kadar uzak bir seçenek olarak görünüyor. Türkiye’nin çağrısı, bu çatışmaların daha da büyümeden diyalogla sonlanması yönünde.
Türkiye, çözümün iki devletli yapıdan geçtiğini her fırsatta vurgularken, İsrail’in askeri operasyonlarının Filistinlilerin yaşamını daha da zorlaştırdığına dikkat çekiyor.
Sorun şu: İsrail nereye kadar gidecek? Bu tür askeri hamlelerin sonucunda barış değil, daha derin çatışmalar doğuyor. Bölgenin bu kısır döngüden çıkabilmesi için uluslararası toplumun daha aktif rol alması şart.
ENERJİ VE NÜKLEER
TESİSLER: KIRMIZI ÇİZGİ
Petrol tesisleri ve nükleer noktalar hedef mi alınıyor? Eğer öyleyse bu, sadece bölgeyi değil, dünyayı felakete sürükler. Türkiye’nin resmi açıklamaları, enerji altyapısına yönelik saldırıların Orta Doğu’daki insani krizleri derinleştireceği yönünde. Nükleer tesisler söz konusu olduğunda, bunun ne kadar büyük bir küresel tehdide dönüşeceğini tahmin etmek zor değil.
Türkiye, bu tür tehlikeli adımların önüne geçmek için uluslararası hukuka uygun hareket edilmesi gerektiğini her fırsatta vurguluyor. Aksi takdirde bölgenin kaderi kaosa sürüklenebilir.
SAVAŞ KAPIDA MI?
Türkiye, diplomasi kanallarının açık tutulması için çaba sarf ediyor. İsrail'in 1 yıldır Filistin'in üzerine uluslararası hukuka aykırı olarak yağdırdığı bombalar ölüm yaptığı her zulüm bölgede her geçen gün artan gerilim, tüm Orta Doğu’yu etkisi altına alabilecek bir savaşı tetikledi bile... Türkiye, bu tür bir gelişmenin bölge halklarına ne denli yıkıcı etkiler yaratacağının farkında ve bu nedenle savaş yerine barışçıl çözümler için yoğun mesai harcıyor.
Ama maalesef, uluslararası diplomasinin bu çabalarına yeterince cevap vermemesi, Orta Doğu’yu her an patlayabilecek bir bomba gibi tutuyor.