Değerli paydaşlar, yiyeceklerimizin %96’sı, içtiğimiz temiz suyun tamamı, etinden sütünden beslendiğimiz hayvanların gıdası, tarımsal ham madde, giyimimiz toprağın sağladığı ekosistem hizmetleri tarafından sağlanmaktadır. Torak bitkilerin gelişmesi ve ekosistemin çeşitliliğini sağlayan toprak canlıları için habitat yaratarak toprakların sağlığını ve dolaysıyla bizlerin sağlığına ortam yaratmaktadır. Ayrıca toprak bünyesinde tutuğu karbon miktarı ile dünyanın iklim değişimleri karşısındaki en büyük tamponlayıcısı ve koruyucusu konumundadır. İklim değişimi ekseninde son yıllarda artan küresel ısınma, kuraklık, ani yağış ve benzeri afetler sonrası alt toprak yapısının işlevleri daha çok üzerinde çalışılması gereken sıcak bir konu olarak önümüzde durmaktadır.
Artan iklim değişikliklerinin yanı sıra insan kaynaklı toprak-bitki yönetimine bağlı olarak ortaya çıkan toprak yapısındaki bozulmaların, doğrudan ekosistem hizmetleri olarak bilinen bitkilerin sağlıklı gelişimi, temiz su temini, canlıların habitatı ve iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının dengelenmesi gibi konulardaki katkılarını olumsuz etkilemektedir. Üst toprak katmanındaki organik madde miktarının azalması, toprak sağlığının bozulması ve toprak verimliliğinin düşmesi, gıda üretimini doğrudan etkilemektedir. Üst toprak yapısının bozulması, alt toprak katmanı üzerinde daha fazla olumsuz etki yaratmaktadır. Üst toprak yapısının alt toprak katmanı üzerindeki olası etkilerinin belirlenmesi, bilimsel olarak çok az çalışılmış bir konudur. İnsanlık tarım yapmaya başladığından bu yana genellikle üst toprak katmanı ile etkileşim halinde olmuş, ancak alt toprak katmanlarının bitkisel üretim üzerindeki etkisi yeterince araştırılmamış ve dikkate alınmamıştır. Toprak üzerinde yürütülen faaliyetler sonucu bozulan veya bozulma riski taşıyan alt toprak katmanlarının, üst toprak katmanları ile olan etkileşiminin toprağın verimliliği, sağlığı ve kalitesi üzerindeki etkisi, toprağın yerinde ve amacına uygun şekilde korunmasını günümüz iklim değişiklikleri altında daha da elzem hale getirmiştir. Alt toprak katmanının ve buna bağlı olarak toprağın kalitesinin korunması ve ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması için, konunun tarım bilimcileri kadar toplumun diğer ilgili kesimlerinde de toprak sağlığı ve verimliliğinin korunması hakkında bilgi sahibi olunması gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kapsamında, bozulan toprak yapısının yeniden iyileştirilmesi için tarımsal üretimin tarladan sofraya kadar toprak koruma odaklı olarak yeniden düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. Toprak, ekosistem hizmetlerinin yanı sıra sağlıklı yaşam ve güvenli bir iklim için büyük öneme sahiptir. Avrupa Birliği, yeni araştırma programı "Horizon Europe 2021-2027" misyonlarında belirtilen öneriler doğrultusunda, kamu/hükümet, paydaşlar ve vatandaşlar arasında bir iletişim boşluğunun varlığını kabul eden bir yaklaşımla sorunların birlikte ele alınmasını önermektedir. Toprak misyonu, araştırma sürecini ve bilim ile toplum arasındaki iletişimi iyileştirmenin bir yolu olarak "deniz feneri" yaklaşımı odaklı canlı laboratuvarlar üzerinden ortak faaliyetleri vurgulamaktadır (Bouma, 2022).
Bu bağlamda, Avrupa coğrafyasında 100 canlı laboratuvar ve deniz feneri kurularak toprağın sağlığını geliştirmek ve iklim değişikliği risklerine karşı korumak amacıyla 350 milyar Euro'luk bir bütçe ayrılmıştır. Yüzey ve yüzey altı toprak sağlığını korumayı ve sürdürülebilirliğini hedefleyen "Yaşayan Laboratuvarlar", özellikle yüzey topraklarının büyük ölçüde bozulduğu günümüz koşullarında, yüzey altı toprağının işlevlerini kaybetmemesi için önlemler almayı amaçlamaktadır. Yaşayan laboratuvarlar, toplumun ilgili kesimleri ile kamuoyunu sorunların çözümüne dahil etme modelleri geliştirmiştir.
Yaşayan laboratuvarlar, toprakların amaca uygun kullanımının yanı sıra tarımsal yönetimlerdeki potansiyel risklerin azaltılmasını hedeflemekte ve çiftçi, kamu ve bilim kuruluşları arasında ortaklıklar kurulmasını zorunlu görmektedir. Bu süreç, paydaşların alt toprak katmanlarının nasıl geliştirileceği, tarımsal uygulamaların toprak üzerindeki olumsuz etkilerinin nasıl giderileceği ve yeni ürün veya hizmetlerin toprak üzerinde nasıl uygulanacağı konularında derinlemesine bilgi edinmelerini kolaylaştırmayı da amaçlamaktadır. Böylece, paydaşların toprağın yaşamsal önemi konusundaki farkındalığının artırılması ve sürdürülebilirliği üzerindeki tehditlerin ve risklerin anlaşılması mümkün olacaktır.