Eğitim Yenide, İnsani Değerler Ekseninde Üretici ve Paylaşımcı Olmak Zorundadır
Eğitim sistemimizin, yalnızca mesleki becerilere odaklanarak insanları bilinçlendirme görevini ihmal ettiği açıkça görülmektedir. Üstelik mezunlarımızın teknik bilgi seviyesi ve diplomalarının niteliği de sıkça sorgulanır hale gelmiştir. Mevcut sonuçlar, sınava dayalı eğitim sisteminin toplumu bilinçlendirmede yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır.
Eğitim sistemimiz, bireyleri eleştirel düşünce ve etik değerlerle donatmalı, onları sadece teknik becerilere değil, aynı zamanda topluma değer katacak bireyler olarak yetiştirmelidir. Felsefe, sosyoloji ve etik dersleri bu süreçte önemli bir role sahiptir. Ahlaklı olmak yalnızca sözle değil, bireyin bu değerleri içselleştirmesiyle mümkündür. Eğitim, bireylerin demokratik ve adaletli bir toplum inşa etmelerine katkı sağlamalıdır.
ELEŞTİREL DÜŞÜNCE EKSİKLİĞİ
VE TOPLUMUN SORUNLARI
Bu bağlamda eğitimi yeniden eleştirel düşünme, etik değerler ve insan eğitimi ekseninde görmemiz gerekiyor. Okumuş ancak bilinci oluşmamış, çıkarı için bile bile yanlış yerde duran inşalar yerine insani değerleri çıkarların üzerinde değer sahibi yetiştirmemiz gerekecek. Bu bağlamda tarih ve ekoloji bilgisi önem kazanıyor. Okumuşlarımız tartışmaya girmemeleri, temelde bilinçleri ve bilgilerinin istenen düzeye olması olabilir mi? Hepsinin altında yetersiz okuma ve eleştirel yaklaşımın yetersizliğini görülüyor. Okula gidin, ders çalışın denek ile sınıf geçilir ancak bilgi ve bilinç sahibi olarak, bilgi, değer üretmek, sorun çözme becerisi geliştirmek, bulunduğu ortama değer katacak etkiler sağlanamıyor. İlk, orta, lise eğitimi alınmış, üniversite sınavından geçilerek üniversiteye gelmiş, üniversite mezunu kişiler ülkesinin tarihini bilmediği komşu ülkelere yakın illeri sayamıyor. Bir bütün olarak bakıldığında eğitim sistemi ve öğretme öğrenme modelimizin insanın gelişim ve öğrenme doğasına uygun bilimin öngörülerine ve yöntemlerine göre yeniden düzenlenmelidir. İyi niyetli çocuklarını okutmak için ceketini satan insanımız öğrenme öğretme yöntemini ve nitelikli birey yetiştirmeyi bilmeye bilir. Ancak Eğitim ile ilgili bakanlık, YÖK, üniversiteler ve diğer kurmaların politika belirleyicilerinin konuları evrensel ölçekteki yöntemlere göre sürekli öğrenme ekseninde düzenlemek durumundadırlar-görevleridir de.
İletişim çağının önümüze koyduğu birim zamanda anlık artan iş yükü, işlemlerin hızlanması, anlık iletişim ve taleplerin anlık karşılanması istenen talepler zaman kullanımını sınırladığı bilinmektedir. Bu arada geçmişteki gibi uzun uzun okumak, tartışmak ve kendimizi geliştirme sorunu yaşanmaktadır. Bu arda öğrencilerin da çağın hızlanan sürecinin sonucu olarak ders çalışma ve kitap ve gazete okumada uzaklaştıkları görülüyor. Bütün gelişmeleri çağına uygun olarak konunun bilimsel olarak işlenmesi gerekir. Eğitim amaca uygun bilgi bilinç sahibi dürüst çıkarları için her renge bürünmeyen insan yetiştiremiyorsak sormak lazım; neden?
SONUÇ VE ÖNERİLER
Dünyanın bugünkü gelişmişliği nitelikli eğitim il gerçekleştiğine göre eğitimi geleceğimiz için bilimsel ilke ve yönteme göre yeniden ele almak gerekir. Geleceğin nitelikli bireylerini yetiştirmek, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Öncelikli yaşanmışlıklardan ders çıkarıp geçmişte gerçekleştirilmiş başarılı örnekleri model alabiliriz. Duygulara yenik düşmeden, fen-okuryazarlık temelli 21 yy yetkinlikleri yanında insani değerleri geliştirilmiş bir eğitim oluşturarak bireylerinin kendileri geliştirmesi sunulabilir. Bu nedenle eğitim sisteminin, eleştirel düşünceyi teşvik eden, etik değerleri önceleyen ve sürekli öğrenmeyi merkeze alan bir yapıya dönüştürülmesi gerekmektedir. Eğitimdeki eksikliklerin giderilmesi, sadece bireylerin değil, toplumun da üretkenliğini ve refahını artıracaktır. Ülkemizin bunu başaracak birikimi ve insan potansiyeli bulunmaktadır.