Bugun...


Genco Sabancı

facebook-paylas
GENCO SABANCI -1- 21-04-2022
Tarih: 21-04-2022 10:48:00 Güncelleme: 21-04-2022 10:48:00


Sabah Gazetesi İstihbarat servisinde çalışıyorum. Şimdiki Sabah değil özellikle belirteyim. Koşturup duruyoruz, CB, BB, Bakan takipleri. Çatışma cinayet, adliye vs. Memleketin derdi bizi gerdi hesabı. Servisimiz 70 kişi. A-B-C bölgeleri, bürolar, her büroda 10-15 muhabir, gececisi ayrı 7/24 harıl harıl gazeteler haber yarışı halinde ve tabii ki atlatma haberler cabası.

Günlerden 17 Nisan 1993, 8. CB Turgut Özal, geçirdiği rahatsızlık sonucu görev başında vefat etti. Ertesi gün vasiyeti gereği İstanbul’da anıt mezarın yanına defnedilmek istediği öğrenildi. Vay arkadaş, Ankara’da vefat eden devlet büyükleri genelde Devlet Mezarlığına defnedilir. Ortalık karıştı. Dönemin Bakırköy Belediye Başkanı Ali Talip Özdemir, şimdi yattığı alana kepçelerle daldı. Hummalı bir çalışmayla tepe olan alan kazıldı, düzlendi. Sağa sola fidanlar, bugün kü merdivenlerin olduğu yere de yeraltına döşenen elektrik kablolarının içinden geçtiği 4-5 delikle uzun beton bloklar dizildi.

Velhasıl 2-3 gün içinde 24 saat çalışmayla alan defin için hazırlandı. Özal’ın naaşı İstanbul’a getirildi ve Fatih Camii’nde musalla taşına kondu. İyi de Fatih Camii’ni bilen bilir, musalla taşları duvarın dibinde, yüzlerce foto muhabiri sığmaz, hemen sol tarafta yeraltında bulunan tuvaletlerin üstünde boşluk var. Tüm basın mensupları için burası ayrılmış. Geçtik, durum facia. Lan arkadaş sağdan çeksek at nalı gibi erkek wc, soldan çeksek kadın wc tabelası. Düşünsene CB’nin cenazesini çekiyorsun, kadrajların alayında wc tabelaları. Hemen ilgilileri uyardık. Müdahale edip kaynaklı sap gibi duran tabelalar eğip bükülerek kırılarak kaldırıldı.

Yerimiz çapraz, yapacak bir şey yok. Camii hınca hınç doluyor, kadraj kelek. Cenaze namazının bitimine doğru ben fırladım düz duvara tırmanıp cepheden Fatih Camii’yle birlikte Özal’ın tabutunu çekiyorum. Beni gören birkaç arkadaş ta duvara tırmandı. Duvar öyle böyle yüksek değil. Neyse tabut sırtlandı camiiden çıkarıldı biz çekime devam, artık inmemiz gerek, inemiyoruz zaten bunalmışım duvarın üzerinde yaktım bir sigara. Sonunda inebildim ve tekrar korteji takip etmeye. Geldik anıt mezarın olduğu alana. Bizleri ablukaya aldılar, defin sırasında çekim yapmayalım diye. Biz terste kaldık, defin sırasında nadir de olsa birkaç kare çeken oldu ancak pek kullanılmadı.

Defin bitti vs. Döndük Cağaloğlu büroya. Filmleri verdik merkeze gitti. Oh bu hengameyi de bitirdik diye düşünüyorum. Bizim Sezai, ‘Genco yarın sabah erkenden Özal’ın mezarına gidiyorsun’. Niye ki la?. Semra Özal definden sonra gelebilir. Hoppala. Sabah saat 09.00 ben mezar başındayım. Hava soğuk, yağmurlu, serpiştiriyor. Sığınacak bir yer yok. Baba o zamanlar cep telefonumuz yok. El de telsiz, titriyorum. Birkaç gazeteden de arkadaş var, onlar araçta. Ulan şu gün bitsin diyorum. Tabii Semra Özal gelmedi, Anap’lılar gelip gidiyor, çekiyoruz ama hikaye.

Akşam gelip beni aldılar, büroya gittim çektiğim filmleri verdim. Tam çıkacağım Sezai, ‘Genco bundan sonra Semra Özal gelene kadar anıt mezar da gündüz nöbeti sende. Akşam 19.00’da gececi arkadaş gelip nöbeti devralacak’. Nee diyorsun, lan donuyorum, araç yok, bir bardak çay içecek yer yok. Onu geçtik wc bile yok. Anıt mezar yakın görünse de mesafe var. Wc’ye gidip gelene kadar birileri hatta Semra Özal gelir, atlarız filan itiraz işe yaramadı.

Bittik lan diyorum, yandığımız resmi. Mezar alanına girişte inşaat konteynırı var, etraf düzenlenirken işçiler elbise değiştirme vs. kullanılan. Malum Özal defin edilir edilmez iki polis te dönüşümlü 7/24 nöbete başladılar, onlar konteynırda duruyorlar. Ben Sap gibi ayazda. La bu böyle olmaz deyip daldım konteynıra, hava buz. Hayrola dediler. ‘Hayır hayır, ben de nöbetteyim sizde. Yapacak bir şey yok, Semra Özal gelene kadar idare edeceğiz’ dedim.

Gerçi konteynırın içi de öyle sıcak filan değil. Küçücük bir elekrtikli ısıtıcıyla ısınmaya çalışıyoruz.

Neyse ertesi gün demlik bulduk, sonraki gün piknik tüpü. Suyu bidonla anıt mezar tuvaletinden alıyoruz. Sabahtan akşama kadar çay içiyoruz, yemek yeme sıkıntı. O zaman Topkapı garajları mevcut ama, biz Vatan Caddesi dibindeyiz. Mesafe uzak. Polisler de ayrılamıyor, ben de. Neyse ileriki günlerde bu sefer de küçük tava, domates, yumurta filan derken menemen yapıyoruz. Nöbete gelirken de ekmekle geliyoruz. Arkadaş bir hafta geçti Semra Özal yok. La gazetede bürodakiler de beni unuttu, arayan soran yok insafsızlar. Devamı yarın

 



Bu yazı 2271 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI