Bugun...



Şizofreni erkeklerde daha erken başlıyor!

Şizofreninin, düşünce, algı ve davranışları etkileyen kronik bir ruhsal bozukluk olduğunu belirten uzmanlar, biyolojik, genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıktığını söylüyor.

facebook-paylas
Tarih: 09-02-2025 12:35

Şizofreni erkeklerde daha erken başlıyor!

Şizofreninin halüsinasyonlar, sanrılar, motivasyon eksikliği ve bilişsel zorluklarla kendini gösterebildiğini aktaran Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, “Hastalık genellikle ergenlik dönemi sonları ile erken yetişkinlik arasında yani 15-30 yaş aralığında ortaya çıkar ve belirtiler erkeklerde kadınlara göre daha erken başlayabilir.” dedi. Erken tanı ve uygun tedavinin, belirtilerin yönetilmesine ve hastalığın şiddetinin azaltılmasına yardımcı olabileceğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, multidisipliner bir yaklaşım, ilaç tedavisi, psikoterapi ve aile desteği ile hastaların yaşam kalitesinin artırılabileceğini dile getirdi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, şizofreni hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Şizofreni, bireyin dünyayı algılama biçimini etkileyebiliyor!

Şizofreninin, düşünce, algı, duygu ve davranış bozuklukları ile karakterize, genellikle kronik seyirli bir zihinsel sağlık bozukluğu olduğunu dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, “Gerçeklik algısında bozulmalar, yanılgılı düşünceler (çoğunlukla sanrılar) ve gerçekte var olmayan şeyleri görme veya duyma gibi belirtilerle kendini gösterir. Şizofreni, bireyin dünyayı algılama ve ona tepki verme biçimini önemli ölçüde etkileyebilir.” dedi.

Erkeklerde kadınlara göre daha erken başlayabiliyor!

Şizofreni belirtilerinin, genelde ‘pozitif belirtiler’, ‘negatif belirtiler’ ve ‘bilişsel bozukluklar’ şeklinde sınıflandırıldığını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, “Pozitif belirtiler arasında halüsinasyonlar, sanrılar, dağınık düşünce ve düzensiz davranışlar yer alır. Motivasyon eksikliği, sosyal geri çekilme, duygusal ifadesizlik ve iletişimde zorluklar negatif belirtiler sınıfında ve dikkat dağınıklığı, karar verme zorluğu ve yürütücü işlevlerde bozulma ise bilişsel bozukluklar sınıfında değerlendirilir.” dedi.

Hastalığın genellikle ergenlik dönemi sonları ile erken yetişkinlik arasında yani 15-30 yaş aralığında ortaya çıktığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, belirtilerin erkeklerde kadınlara göre daha erken başlayabileceğini söyledi.

Şizofreni birçok faktörden kaynaklanabilir!

“Şizofreninin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte hastalık, biyolojik, genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkar.” diyen Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin bu faktörleri şöyle açıkladı:

“Şizofreni hastası bir ebeveyni veya birinci derece yakını olan kişilerde hastalık gelişme riski yüzde 10 civarındadır. Tek yumurta ikizlerinde bu oran yüzde 40-50’lere kadar çıkabilir. Beyindeki dopamin ve glutamat gibi nörotransmitterlerin dengesizliği şizofreni ile ilişkilidir. Doğum öncesi enfeksiyonlar, stres, travma, çocuklukta ihmal veya istismar gibi durumlar hastalık riskini artırabilir.”

Erken müdahale ve tedaviyle şizofreninin şiddetini azaltmak mümkün!

Şizofreniyi tamamen önlemenin mümkün olmamakla birlikte erken tanı ve uygun tedavi ile belirtilerin yönetilebileceğini ve hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılabileceğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, “Araştırmalar, erken müdahale ve tedavinin atakların sıklığını ve şiddetini azaltılabileceğini, kötüleşme riskini düşürebileceğini, uzun dönemde hastaneye yatış oranlarını azaltabileceğini ortaya koyuyor.” dedi.

Tedavinin genellikle ilaç tedavisi, psikoterapi, aile desteği ve sosyal beceri eğitimlerini içerdiğini sözlerine ekleyen Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, multidisipliner bir yaklaşımın şizofreni yönetiminde kritik önem taşıdığını vurguladı.

Uygun tedavi ve destek şizofreni hastalarının yaşam kalitesini artırabilir

Şizofreni tanısı alan bireylerin yaşam kalitesini etkileyen birçok faktör olduğunu aktaran Dr. Öğr. Üyesi Alptekin Çetin, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tedavi planına sadıklık, belirtilerin yönetimi ve nükslerin önlenmesi için kritik önem taşır. Aile ve yakın çevrenin desteği, bireyin sosyal işlevlerini korumasına yardımcı olur. Yüksek stres düzeyleri belirtileri kötüleştirebilir. Bu nedenle, stres azaltıcı teknikler ve düzenli bir yaşam rutini büyük önem taşır. Hem bireyin hem de ailesinin hastalık hakkında bilgi sahibi olması, hastalığı daha etkili yönetmelerine yardımcı olur.

Şizofreniyle yaşayan bireyler, uygun tedavi ve destekle sosyal hayata katılım sağlayabilir ve yaşam kalitelerini artırabilir.”

 

Şizofreni Neden Olur?

Şizofreninin neden geliştiği günümüze kadar yapılan çalışmalarla tam olarak aydınlatılamamıştır. Sağlıklı bir bireyin yaşadığı ortamı, kendisini ve çevresini algılaması, beyindeki çok sayıdaki merkezin koordinasyonlu çalışması ve bilişsel fonksiyonlar aracılığıyla gerçekleşir. Beyindeki sinir hücrelerinin kendi aralarındaki iletişimi sağlayan, nörotransmitter adı verilen kimyasalların çeşitli düzeylerdeki değişimleri nedeniyle beynin bilişsel fonksiyonlarında bazı aksaklıklar gelişebilir. Bu durumda şizofreniye ait belirtiler ortaya çıkar. Hastalığın izlediği bu yol göz önüne alınarak, şizofreni semptomlarını kontrol altına alan bazı ilaçlar ve psikiyatrik terapi yöntemleri geliştirilmiştir.

Bunların yanında araştırmalar, belirli etkenlerin hastalığın gelişmesi bakımından risk oluşturduğunu tespit etmiştir.

Çok nedenli bir rahatsızlık olarak düşünülen şizofreninin bazı genetik faktörlerle ilişkili olduğu gösterilmiştir. Ailede, özellikle birinci derece yakınlarda, şizofreni veya benzeri psikiyatrik rahatsızlıkları olan kişilerde şizofreni gelişme riski topluma göre yüksektir.

  • Ebeveynlerden birinde şizofreni varsa %12
  • Ebeveynlerin her ikisinde de şizofreni varsa %40
  • İkiz olmayan kardeşlerde %8
  • Çift yumurta ikizlerinde %12
  • Tek yumurta ikizlerinde %47

Özellikle bazı ailelerde şizofreni hastaları yoğunlaşmaktadır. Bunun yanı sıra bazı çevresel nedenler, annenin gebeliği sırasında geçirdiği bazı enfeksiyon hastalıkları gibi faktörler hastalığın sebepleri arasındadır. Hastaların yarısında hastalığı bağlayıcı bir neden gösterilemezken diğer yarısında psikososyal faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte beyin gelişimi ve yapısı ile bağlantılı olduğuna dair çeşitli teoriler öne sürülmektedir.





Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNCEL Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI YUKARI