EYT sorununun tohumu, henüz 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin yaraları bile sarılmadan, depremden sadece 22 gün sonra TBMM'de sessiz sedasız kabul edilen 4447 sayılı kanun ile atıldı. Kamuoyunda pek tartışılmayan kanunun çalışanlara neler getireceği tam olarak anlaşılamamıştı bile. Kanun onaylanmadan önce erkekler için 25, kadınlar için 20 yıl sigortalılık süresi ve 5 bin günlük prim gün sayısı emekli olmak için yetiyordu. Kanunla birlikte emekli olma şartlarına kademeli olarak bir de yaş sınırı eklendi.
Çok şeyler söylendi EYT için: "Türemiş bunlar" dendi. "Erkenden emekli olup çalışmaya devam ederek çift dikiş yapacaklar" dendi, "Seçimi kaybedecek olsak bile EYT konusunda geri adım atılmayacak." dendi. Üçer beşer maaş alan çok değerli şahıslar ortaya dökülünce EYT için "çift dikiş" sözü birden gündemden düşüverdi.
Bu konuda resmi bir sayı verilmese de EYT sorunu sınırlı sayıda kişiyi ilgilendiriyor ve bu sayı, yaşını doldurup emekli olanlar sayesinde günden güne azalıyor. Emeklilikte yaşa takılanların sayıları azalmakla birlikte sesleri her geçen gün daha gür çıkıyor. Çünkü henüz emekli olamamışların mağduriyetleri çok fazla ve ağır ekonomik koşullar altında EYT'nin sabrı iyice tükendi. Çalışmaya başladığı yıllarda 20 yılda emekli olacağını düşünerek çalışmaya başlayan kadınlar arasında emekli olma ve çalışma süresi 30 yılı geçenler dahi var. Artık muhalefet ve medya da EYT'ye daha fazla destek veriyor.
Çevremden gözlemlediğim kadarıyla kişi yaşını doldurup emekli olsa bile bu hesabı kapatmıyor. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz diyerek yaşadığı mağduriyetin hesabını seçim sandığında sormak için sabırsızlıkla bekliyor. Sonunda galiba iktidarın öngörüsü gerçekleşecek; EYT sorununu çözmeyecek ve seçimi de kaybedecekler.
Bu yıl olmasa bile gelecek yıl mutlak seçimler olacak. İktidar bir seçim yatırımı olarak EYT sorununu çözmeyi vaat etse veya seçimden kısa bir süre önce çözse bile EYT'den oy karşılığını alabilmesi güç. EYT sorununun seçimlere çok yakın bir tarihte çözülmesi pek samimi görülmeyecek ve oya tahvil edilmesi güç olacaktır. Muhalefetin EYT'ye desteği de göz önüne alınırsa, seçimlere çok yakın bir çözüm muhalefetin hanesine artı olarak yazabilecektir, aynı emekli bayram ikramiyelerinde olduğu gibi.
Sonuç olarak; EYT meselesi çözüme ulaştırılmadığı her geçen gün bu konudaki öfke büyüyor ve iktidarın hanesine daha büyük bir eksi yazıyor ve muhalefetin eline de büyük bir koz geçmiş oluyor. İktidarın yapması gereken, EYT sorununu vakit kaybetmeden ve yeni şartlara bağlamadan çözmek olmalıdır. Aksi halde bunun kendilerine siyasi maliyeti çok yüksek olabilir.