Ülkemizde kimse okumuyor yazmıyor, sadece sosyal medyalar ve televizyon çok izleniyor kimse kimseye saygı göstermiyor, herkes kulaktan duyma ile hareket ediyor. Siyaset her yerde köşe bucak konuşuluyor. Bilimden uzak toplum duyarsız. Kulaktan duyma bilgileri ve sözleri kaynağını derinlemesine araştırmadan başkalarıyla paylaşmayı çok severiz.
Ama paylaşılan bu bilgilerin doğruluğu, kesinliği yoktur. Bu kulaktan duyma bilgileri elde ettikten sonra doğruluğunu kanıtlamadan dostlarımız ve ailelerimizle paylaşırız. Bu paylaştığımız kulaktan duyma bilgilerden dolayı dostlarımız ve ailelerimizle tartışabiliyoruz. Ailelerimiz ya da dostlarımız doğruyu söylediği halde inkar edebiliyoruz. Çünkü insan, görmek istemediği kadar kör. Duymak istemediği kadar sağırdır.
İnsanlar genelde neyi görmek istiyorlarsa onu görürler, neyi duymak istiyorlarsa onu duyarlar başka bir şey umurlarında olmaz. Okumayan, yazmayan, düşünmeyen toplumlar içten içe çürürler. Türkiye böyle bir sürece sokulmuştur.
İş bitirmeye, köşe dönmeye koşullandırılmış bir toplum, eninde sonunda bu hovardalığın faturasını öder. Gidişat o yöne doğru hızlıca gitmektedir. On yargı bizde çoktur. Herkes her şeye on yargılı ile yanaşmaktadır. Komşuluk dostluk büyük küçük sevgi ve saygının yerini artık menfaat almıştır.
Eskiden yapılan bir yemeğin kokusu komşuya gitmiştir; diyerek bir tabak yemek gönderilirdi, şimdi yedikleri yemeği görgüsüzce poz vererek servis yapan bir topluma döndük.
Ne diyelim; Allah sonumuzu hayır eylesin.