Dava adamı inandığı değerler ve ülkesinin geleceği için can, mal ve kısaca tüm benliğiyle kendini bu uğurda feda edebilendir.
Dava adamı, davasına inanan, davasını anlayan, davasını kendi hayatında fiilen yaşayan ve gücü nispetinde davasını başkalarına anlatan itikat ve amel sahibi kimsedir.
Dava adamı olabilmek mertlik ister, delikanlılık ister verdiği sözün arkasında duran demektir. Söz konusu ülke olunca ne olursa olsun önce yaşadığımız ülkenin geleceğini tehlikeye düşürmemek ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyen harici ve içerideki onların maşalarına karşı dik duran demektir. Yani anlayacağınız dava adamı olmak her babayiğidin harcı değildir.
Boş konuşmakla ona buna ülkesini kötülemeyen insanlar dava adamı olamazlar. Ülkenin temelinin üstüne bir taş koyan dava adamını kötülemek yerine ülkenin geleceğini için ne gerekiyorsa yardım edendir dava adamı. Bugün ülkemiz üzerinde dönen entrikalara karşı mücadele edecek olanlar dava adamıdırlar. Davanın adı her ne olursa olsun ister hak olsun ister batıl olsun, sonuca ulaşmak dava adamları ile mümkündür. Bir davanın adamı olmazsa dava yürümez.
Davasının adamı olamayanlar da zafer göremez. Ne var ki, dava adamı olmak kolay değildir. Hele dava bir ülkenin istikbali ve geleceği ile ilgili ise korkak davranarak ülkeyi kötü sonuçlara götürecek kararlar verenler kesinlikle dava adamı olmazlar sadece mevki makamları için kötü yönetici olurlar.
Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır. Demek ki aydınlar siyaseti cahillere bırakmamaları gerekiyor. Eğer bırakırlarsa ülke kötü yönetiliyor diye feryat etmelerine gerek yoktur. Çünkü ülkenin o duruma gelmesinin sebeplerinden en önemlisi bu değil mi?
Bir ülkede iktidara gelmiş bir parti ülkenin geleceği için bir planı tatbik ederken, o partinin adamları o görüşte kendi hususi menfaatleri için ülkeye zarar vermemeleri gerekir.
Eğer o partinin adamları kendi menfaatleri için ülkeye zarar verirlerse dava adamı olmazlar.
Dedik ya dava adamı olmak öyle her babayiğidin harcı değildir.