Her şeyin sahtesini yapan, hayatları para uğruna hiçe sayan, sadece kendi çıkarları için hareket eden ve buna da Ticaret diyen insanlara sormak lazım; peki ya VİCDAN? Tüketicinin menfaatlerinin ve insan sağlığının korunması amacıyla gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemelerin üretim, işleme ve dağıtımıyla ilgili tüm aşamaların MERDİVEN ALTI diye tabir edilen yerlerde korkusuzca üretilmesine dair caydırıcı cezaların olmayışından dolayı vicdan yoksunları ellerini kollarını sallayarak üretmeye ve satmaya devam ediyor.
Sahtekar insanlar korsan ürünler gibidir. Yaptıkları sahte ürünlerin düşük kalitesi ve ucuz etiket fiyatlarından dolayı bizleri kendilerine çekiyor, aldığımız ürünlerin kalitesiyle de bizi hayal kırıklığına uğratıyorlar.
Her yıl özelliklede manevi duyguların en yoğun yaşandığı ramazan ayında mutlaka sahte ürünler üreterek insanların hayatlarını tehlikeye atan bu sahtekarların kanunların açıklarından faydalanarak hiç çekinmeden sahte ürünleri üretmeye devam ediyorlar. Eğer ağır ve caydırıcı yaptırımlar olsaydı bu gibi sahte üretimlere cesaret edilemezdi.
Ne yazık ki öyle ağır yaptırımlar ülkemizde uygulanamıyor ya da uygulanamıyor. Teşhir edilen firmalar da hiçbir caydırıcılığı olmayan cezaları ödeyip üretimlerine devam ediyor. Tüketici de bu ürünleri satın almaya ve yemeye devam ediyor. Birileri ucuz üretimlerle zengin olurken toplumda bu ürünlerden dolayı sağlığından olmaya devam ediyor bunun adına da sözüm ona ticaret diyorlar! Burada en büyük görev devlete düşüyor çünkü denetimler ne kadar çok artarsa ve caydırıcı yaptırımlar daha sert olursa ancak o zaman bu işe dur denilebilecek.
Atatürk ne güzel de söylemiş, “Türk malı alınınız, Türk malı kullanınız; Türk parası, Türk toprağında kalsın” diye ama maalesef ki bizler, bu ülkedeki sahtekar insanların ucuz ve kalitesiz üretimlerinden dolayı ve yurdumun gerçek üreticilerinin önünü kapatan birçok ekonomik zorluklar sebebiyle ecnebi malına yönelmek zorunda kalıyoruz.
Tüketicinin sağlığına yönelik bu tür tüm sahtekarlıkların durması, durdurulması adına bizler söylemeye ve yazmaya devam edeceğiz.