Eskiden savaşlar kılıç kalkanlarla karşı karşıya gelerek savaşılırdı. Sivil katliamlar pek olmazdı. Bugün ise kılıç kalkanın yerini Tank, Top, Tüfek, füze ve uçaklar almıştır. Denizden karaya çıkmadan oradan bombardıman yapılmaktadır. Yerde Tanklar havada uçaklar denizde gemiler, kaçacak yer kalmıyor.
Peki neden niçin? Ne gereği var.
Onca yerleri yakıp yıkmaya ne gerek. Sivil katliyamı yapmaya değer mı? Neyin hesabını yapıyorlar. Kime ne kalacak? Kim giderken ne götürecek. Yirmibirinci çağa gelmişiz hala kafalar değişmemiş. İz bırakmak savaşlarla olmamalı. Eğer bir İz bırakılacaksa oda insanlık için gelecekler için olmalıdır.
Hiç bir savaşın bugüne kadar kazananı olmamıştır. Bundan sonrada yapılacak savaşların kazananı olmayacaktır. Sokaklarda ölmüş bir hayvan cesedi bile insanı etkilerken, insan çesetlerine ne demeliyiz. Bu yetmiyormuş gibi bir de toplu katliamlar var. Cesetler hayvan leşleri gibi bir çukura atılarak üstleri kapatılıyor.
Ne acı ne hüzünlü bir tablo, içler acısı. Kimin kim olduğunu belli olmayan Çürümüş onca ceset. Savaşı çıkaranlara sormak lazım? Bu cesetler sizin aile fertlerinden birileri olsaydı nasıl bir duygu yaşardınız. Ya askerler neden niçin ne uğruna savaşa gittiklerini bile bilmiyorlar tek bildikleri emir komuta zinciri. Verilen emir ve talimatlara uymak. Gidenler den geri dönmeyenler olacaktır. Sakat kalanlar olacaktır. Savaştan sonra travmalar yaşanacaktır. Onca yıkım ölümlereden sonra savaş yerine barış.
Ne savaş olsun ne de barış olsun yeterki insanlar ölmesin bu herkesın temennisi. Dünya kimseye kalmayacaktır. İnsanlar bu kısacık ömürlerin de huzurlu ve mutlu yaşasınlar yeter. Savaşsız günler dileğiyle, kalın sağlıcakla…