Hayatın zorlukları ile mücadele eden yokluklar boğuşan, çileli bir nesil olan bin dokuz yüz kırk ile bin dokuz yüz seksen yılları arasında doğan insanlar. Yaşam şartları ile mücadele ederek hem çalışarak hem de zorluklara okuyup bir yerlere gelen bu nesil halen bu ülkenin yükünü çekmektedir.
Bu nesilden sonra gelen nesil çok rahat, çalışma azmi olmayan zorluklara mücadele etmeyen rahatına düşkün bir nesil. Cep telefonu bilgisayar da eklenince, çalışmayan çalışmayı sevmeyen ve aynı evde yaşadıklarını halde ellerinde cep telefonunu ile zamanların çoğunu sosyal medya ile geçiren bir nesil ile karşı karşıyayız. Şansız nesil demekte ki kastım iki dağ arasına sıkışıp, heyecanını kayıp etmeden mücadele ruhu ile dağları aşmaya gayret eden ve halen de aynı ruh aynı heyecanla yoluna devam eden bu nesil gelecek için halen yoğun bir tempo ile çalışmaya devam etmektedir.
Bin dokuz yüz kırk ile bin dokuz yüz seksen yılları arasında doğmuş nesil; Bugünkü gibi özel dershanelerde, özel hocalarla binlerce soru ezberleyip iyi üniversitelere yerleştiği değil; zeki adamların, zekalarıyla iyi üniversitelere yerleştikleri, iyi eğitimli öğretmenler ile iyi profesörler tarafından eğitim gördükleri ülkenin altın neslidir. Bunu ister kabul eder ister kabul etmezsin gerçek bu.
Neden derseniz dikkat ederseniz, bütün büyük sanatçılar, düşünürler, bilim insanları ve daha akla gelecek; tarihe adını yazdırmış nice değerli ya da büyük insanların hep bu kuşaktan çıkmış olduğunu görebilirsiniz. O dönemde doğanların şanslı olduklarına inanıyorum. Toplum yapısının daha az yoz olduğu, hemen herkesin bir birini saydığı sevdiği, otobüslerde küçüklerin büyüklere yer verdiği çok güzel yıllardı.
Bugün menfaatsiz bir iyilik yapılmıyor. Nasıl olursa olsun nereden gelirse gelsin helal haram fark etmez yeter ki zengin olalım bir nesil ile karşı karşıyayız. Bu duruma kim ya da kimler önder oldu da, bu nesil bu hale geldi.
Acaba nerede yanlış yapıldı?