Bugün bir çoğumuz nedense kendimizden, hatta gerçekliğimizden ve en çok da duygularımızdan korkar haldeyiz. Hiç durmadan hayatın, sevmenin ve aşkın ne kadar muhteşem şeyler olduğundan bahsedip dururuz sonra, bir yandan da onlardan alabildiğine uzaklaşarak kaçıyoruz.
Peki gerçek duygularımızdan neden sürekli saklanma halindeyiz her şeyi neden bir sır gibi içimizde taşıyoruz ve dışa vurmaktan çekiniyoruz neden bu kadar korkar oluyoruz?
Sizce insanoğlu bir yandan hayatı ve aşkı bu denli kutsarken, neden bir yandan onlardan sürekli kaçıp saklanıyor acaba sorun nerde? Halbuki bir insanın sevgisini kazanmanın en güzel yolu, onun kalbini kazanmak değil midir? Yani aşka sevgiye bu kadar bağlı iken onlardan kaçmak için ne gibi sebepler olabilir ki. Yani insanın elinde olmadan ya da sebepler dahilinde çok mutsuz olabilirsiniz hatta çok acı çekebilirsiniz, mahvolabilirsiniz. Hatta her şeyinizi kaybetmiş olabilirsiniz. Bence pes etmeden mücadelemize devam etmek için bugüne kadar kaç kez yenildiğimizin ne önemi var ki. Önemli olan kaç kez yenildiğimizden sonra yeniden ayağa kalkarak doğrulabildiğimiz değil midir?
Her şeyi hayat şartlarına bağlamak değil, tabi ki hayat şartları da çok önemli ama her şeyi ona endekslemek olmaz, burada bizlerde elimizden geleni yapabildik mi bu daha önemli olmalıdır.
Tüm ömrümüz boyunca yaptığımız onca mücadelenin arkasında ki neden sadece mutlu bir hayat yaşamak için mi, öyleyse neden bu kadar durmadan uğraştığımız halde bir türlü mutlu olmayı beceremiyoruz. Neden sürekli içimizde bir huzursuzluk hali var, bu kadar mücadeleye rağmen neden hiç kimse hayatında yaşantısında bir türlü mutluluğu bulamıyor.
Her şeyi sürekli İçimize attığımızdan dolayı bütün sorunlar içimizde katlanarak ve katmanlaşarak içinden çıkılmaz bir hal aldığında bu seferde ileride daha ağır hasarlara neden olacağını bilmek gerekmez mi. Burada acaba bazı insanlar bencil ve kötü karakterlerinden başkalarına acı çektirmekten hoşlandıklarından dolayı mı sorunlar bu denli insanın içinde büyüyor.