Öyle bir duruma gelmişiz ki artık insanlar bir birine değer verirken maddiyatlarına ve para durumuna göre değer veriyorlar, ona göre dostluklarını kuruyorlar, okuldaki öğretmenler gibi bu işlemde ders yok, ne kadar maddi gücün var o kadar not, halbuki bir altın külçesini bir ağaçtan daha değerli gören insanlar kesinlikle bir hayvandan çok daha az zekaya sahiptirler.
Çünkü altın külçesi sadece bir gösteriş den ibarettir, ama ağaçtan her türlü yararlanırsınız, meyvesinden, her türlü eşya yapımından, ısıtma sın dan yararlanırsınız, ya altın? gösterişin dışında hiç bir işe yaramaz. Ona göre dostlarımıza altınlarına göre değer vermeyelim çünkü altın ve para her an el değiştirebilir, ama ağaçlar yaşadığı müddetçe sizi besler.
Gerçek dostluklar orman gibidir, yaşam için her türlü yiyeceği barındırır, altın ve para dostlukları saman alevi gibidir, bir yanar bir söner. Dürüst olmayanların bahaneleri çok olur, maddiyata değer verenler, yürekleri ile gelmezler, bahaneleri ile gelirler. Değer veren asla bahane üretmez, çünkü yüreği ile hareket eder.
Değer vermemekte gözü olanın akıl almaz bahaneleri çok olur. Halbuki maddiyatın olmadığı yerde asla bahaneler olmaz. Her zaman her şeyin çok iyi olacak diye bir şey yoktur. Çünkü kimin başına ne geleceğini kimse bilemez, gün gelir Altın kapı Teneke kapıya muhtaç olur.
Eskiden insanlar mutluluğu ve huzuru parada aramıyorlardı. Mutlu ve huzurlu yaşıyorlardı, şimdi; insanlar mutluluğu ve huzuru parada aradıkları için, parayı buluyorlar ama mutluluğu ve huzuru asla bulamıyorlar. Neden artık her şey maddiyata dönüşmüş, doyumsuzluk gösteriş başını alıp giderken mutluluk ve huzuru bir kenarda kalmış. Maddiyat yüzünden Bir insanı hayal kırıklığına uğratmak, en büyük insanlık suçudur, peki neden insanları hayal kırıklığına uğratılıyorlar, Sanırım hayal kurarken malzemeden çalıyorlar ki sürekli yıkılıyor. Kafaya takmaya gerek yok. Çünkü herkesin bir değeri vardır. Günü gelince herkes kendi ederini belli eder.
Kimi paha biçilemezliğini, kimi de beş para etmezliğini.