Geçen haftalarda açıklanan bir istatistik herkesi korkuttu.
Rapora göre; Türkiye, uyuşturucu kullanımında dünya sıralamasının altında ama uyuşturucudan ölüm sıralamasında ilk sıralarda .
Bu istatistiğin 2. Şıkkı doğru ama birinci şıkkında ciddi bir yanlışlık var.
Türkiye’de istatistiğe girmeyen ve dünyada tehlike olarak görünmeyen bir bela var…
Çünkü dünya bu tehlikeye karşı ilgisiz ve kullanımı hiç yok denecek kadar az…
Tiner… tiner özellikle inşaat malzemelerinin vazgeçilemez bir parçası. Uçucu madde olarak biliniyor ve koklandığında ciddi anlamda uyuşturucu etkisi yapıyor.
Tiner, özellikle kimsesizlerin, evsizlerin ve büyük kentlerin kenar mahallesinde oturanların belalısı.
Burada sihirli kelime “oturanların” ifadesi.
Çünkü bu bölgelerde tiner koklama yaşında her hangi bir sınır yok.
Bir ailenin dede torun dahil hepsi tiner koklayabiliyor..
Bu uçucu bağımlılığı ise hiçbir istatistik rakamlarına girmiyor.
Özellikle dar gelirli insanların ikamet ettiği semtlerde, tiner koklama sıkıntılardan uzaklaşma anlamında bir acı reçete gibi.
Ulaşımı son derece kolay ve ucuz olan tiner, hemen hemen tüm nalbur, hırdavat ve inşaat malzemesi satan dükkanlardan temin edilebiliyor.
Hatta bazı kırtasiyelerde ve kozmetik mağazalarında bile tiner bulabilmek mümkün.
Birde uçucu koklama alışkanlığı hiçte fark edilmeden edinilebiliyor.
Her ne kadar kokulu kalem ve silgiler yasaklansa da bazı kırtasiye malzemelerinde hala uçucu hammadde kullanılabiliyor.
Evlerde hanımların kullandığı aseton ise, tiner üretiminin ana hammaddesi.
Her ne kadar “uyuşturucu özelliği yok” denilse de, uçucu etkisi gösterdiği biliniyor.
Tiner özellikle sanayide boya ve pas sökücü olarak kullanılıyor. Kimi Zaman ise boya inceltici olarak takullanıldığı biliniyor.
Sanayi tipi büyük kutularda satıldığı gibi küçük ambalajlar halinde de bulunuyor. Sentetik ve selulozik tip olarak satışta.
Tiner değişik yöntemlerle koklanabiliyor. içinde kimyasal madde beyinde uyuşukluğa yol açtığı gibi, özellikle bazı ciddi sorunlara da yol açıyor. Doktorlar bu sorunların ötesinde tiner koklamanın vücutta kalıcı hasar bıraktığının altını çiziyor.
ÖNCELERİ CİDDİYE ALINMADI
Çocuklar arasında ilk ciddi tiner bağımlılığı özellikle mobilya ve metal boyacıları arasında baş gösterdi. Okul tatilleri sırasında bu mesleğe çırak olarak katılan çocuklarda bu illetle bu şekilde tanıştı.
Önceleri halsizlik, dalgınlık ve vücutta uyuşma, ve mide bulantıları ve ağrı gibi şikayetleri ile doktorlara başvuruların artması üzerine bu konu gündeme taşındı.
Sonraları ise uçucu (yaygın olarak tiner) kullanımının bazı bölgelerde yaygınlaştığının anlaşılması üzerine konu hakkındaciddi araştırmalar yapılmaya başlandı.
Ancak sanayinin ihtiyacı olan tinerin kullanımına sınır getirilemeyince bu felaketin önüne geçilemedi.
Kimi uzmanlar tiner satışının karneye bağlanması gerektiğini bu tür malzemelerin satışına sıkı denetimler getirilmesini öneriyor.
Bir tiner bağımlısı, “ bu dertten kurtulmak istiyorum. Ama alıştım bir kere. Tiner edinmek sigara almaktan ucuz. Satışına denetim getirilirse belki kullanım bitmez ama ulaşmak zorlaşacağı için kullanan sayısı ciddi oranda azalır” dedi.
Türkiye'de tiner kullanıcılarının AMATEM gibi sağlık kuruluşlarına baş vurmaması, özelikle uçucu kullanımın toplumsal etkisinin yüksek olmaması nedeniyle istatistiklere girmemesi önemli bir sorun olarak görülüyor.
Uzmanlar, bu tehlikenin acilen önlenmesi gerektiğini, gelecekte önümüze büyük bir travma olarak çıkabileceğini söylüyor.