Pek derinden tartışmıyoruz amma…

ABD aramızda sert rüzgarlar esiyor.

Suriye’nin kuzeyinde ABD resmen PKK devletini kuruyor.

Oysa biz başka şeyleri tartışıyoruz..

Bizler ABD ye uçakla gidersek yanımızda tablet taşır mıyız taşıyamaz mıyızın tartışmasını yaparken ABD’den Türk siyasetine ve ekonomisine ağır darbeler gelmeye devam ediyor.

Petagon raporu, “Türkiye vazgeçilemez ülke” diyor ama satır arsında  s-400’leri gündeme getirip, F 35 şantajı yapıyor.

FETÖ meselesi ortada duruyor…

Zarrap ne gibi ifadeler veriyor…

Halk Bankası genel müdür yardımcısının akibeti nedir….

Hiçbir bilgimiz yok….

Gazetelere yansıyan bir şey de yok…

Oysa her 3 konuda Türkiye’deki siyasi ve sosyal olayları çok ilgilendiriyor.

Zarrap ve bankacı sorunu ise hem ekonomik hem de İran ile olan ilişkilerimizi, bir adım ötesi orta doğu sorununu Türkiye’nin baş Ağrı’sı durumuna getirebilecek bir konu.

Kim yorumculara göre sıcak çatışama bile olabilir…

Ve İran yaptırımları hala tazeliğini koruyor…

Bakmayın bizim muaf tutulduğumuz lafına, sadece 6 aylık bir süre…Kışı geçir bak sonra ne oluyor…

Xxxxx

 Oysa Trump çaktırmadan Türkiye’ye fena kazık atıyor.

Lafı eveliyor geveliyor ve bildiğini okuyor…

Hatırlarsınız seçildikten hemen sonra, ABD dışındaki yatırımcılarına “geri dön” çağrısı yapmış, aksi halde, “dışarıda üretip ABD’ye getirdiğiniz her ürüne yüksek vergi koyarım” şantajında bulunmuştu.

Kimselerde inanmadı bu tehdide ama saman altından su yürütmeye devam etti Trump.

Oysa bu tehdidinde bir yasal gerekçesi vardı.

Bu yasal gerekçeyi Amerikalılar bile hatırlamıyor.

1962 yılında Başkan John f. Kennedy bir anlaşma yaptı.

Bu anlaşmanın 32. Bölümü bir muamma…

Lastik gibi sözlerle dolu. İstediğin gibi yorumluyorsun.

Bu anlaşma raflarda tozlanmaya bırakılmış, içinde yazılan yetkileri hiçbir Başkan kullanmamış…

Bu yetkilere Başak’a kongre onayı almadan bazı kararları uygulama Hakkı veriyor.

Anlaşma, “ithal ürünler ABD ekonomisine zarar verirse, ithalatına engel olunur veya düzenleme yapılır” mealinde…

ABD Başkan’ları kayıtlara göre 5 kez bu yola başvurmuş, ama hiç uygulanmamış.

İlginç olan son olarak 2001 yılında yapılan uygulama.

Başkan Bush, Türkiye’den ithal edilen. Çelik için bu uygulamak istemiş başarılı olamamış…

Öğünmek gibi olmasın ama dünyanın en kaliteli çeliği Türkiye’de üretiliyormuş, ABD’li kullanıcılar yasak falan dinlememiş...

Malum, ABD de inşaat sektörünün ham maddesi Çelik.

Yani Türkiye için ciddi bir gelir kaynağı.

Dünya Çelik tröstleri Türk çeliğine savaş açmış…

Tetikçiliğini de Başkan Trump yapıyor.

Trump, Suriye’de YPG’ye resmen devlet kurduruyor.

Önemli bir ihracat kalemlerimize darbe vuruyor.

Petriotları vermiyor, ama s-400 alınca küplere biniyor…

G-20’de verdiği randevuyu ayaküstü geçiştiriyor…

Çünkü bazı konuları tartışmak istemiyor..

Sonrada “Erdoğan benim iyi dostum” diyor

İşte size bir dost ABD Başkan’ı portresi…

Ve Türk halkı doğal olarak soruyor…

Sen nasıl dostsun Bay Trump…