Saygıdeğer okurlarımız, 'hıçkırık' ile ilgili dün bu sütunda okuduğunuz sağlık makalesinin ikinci bölümünü bu gün yayınlıyorum.
Bu bölümde de önemli bilgiler yer atıyor.
Tabi ki uzman görüşü içerikli bilgiler.
Aynen şöyle:
*
"Hıçkırığı geçirmek için solunum manevraları uygulanabilir. Bunlar arasında valsalva manevrası yani, ağız
yoluyla nefes alındıktan sonra burun kapatılarak, hava ile burunda küçük bir basınç oluşturulması ve böylece kulak zarlarının dışa doğru hareket ettirilmesi sıklıkla kullanılır. Aksırmak, nefes tutmak da hıçkırığın geçmesine yardımcı solunum manevraları arasında yer alır. Bir diğer yöntem olan, kateter yardımıyla üst yutak bölgesi olarak bilinen nazofarenksin uyarılması da hıçkırığın giderilmesine yardımcı olur. Bu yöntem ile nazofarenks, kateter ile doğrudan uyarılabilir, buzlu su ile gargara yapılabilir, toz şeker ya da sert bir ekmek parçası yutulabilir, dil dışarı doğru çekilebilir ya da limon ısırılarak da yapılabilir. Ayrıca solunan havada karbondioksit miktarını artırmak için kısa aralıklarla kese kağıdı ve benzeri bir nesnenin içinde solumak da hıçkırığı ortandan kaldırabilir. Bazı durumlarda ilaçlı veya cerrahi yöntemler ile de tedavi uygulanabilir."
HABERCİ Mİ?
"Çoğunlukla gülme, gıdıklanma, farkında olmadan hava yutulmasına, sigara ve alkol tüketimine bağlı olarak ortaya çıkan, kısa süre içinde kendiliğinden geçen hıçkırık, geçici bir rahatsızlık olabileceği gibi uzun süreli ve geçmeyen hıçkırık başta kalp ve diğer organlarda var olan bir hastalığın habercisi de olabilir. Merkezi sinir sistemine ve sindirim sistemine bağlı hastalıkların varlığında da hıçkırık bir belirti olarak görülebilir. Merkezi sinir sistemi hastalıkları arasında inme, ensefalit yani beyin iltihaplanması, menenjit ve kafa travmaları yer alır. Yaygın olarak hıçkırığın eşlik ettiği sindirim sistemi hastalıkları ise, reflü, gastrit, peptik ülser, pankreatit, safra kesesi hastalıkları ve aerofaji yani hızla yeme, içme ve anksiyeteye bağlı olarak istemsiz ve aşırı derecede hava yutulması sayılabilir. Enfeksiyon hastalıkları ve oluşan yeni dokulara yani neoplazmalara bağlı olarak ortaya çıkan lenf nodu da dirençli hıçkırığın nedenleri arasında yer alabilir. Uzun süre geçmeyen inatçı hıçkırık kişinin yeme, içme, konuşma ve uyuma gibi günlük aktiviteleri yapmakta zorluk çekmesine neden olur. Bir süre sonra bitkinlik, yorgunluk, dehidrasyon diğer bir deyişle su kaybı ve kilo kaybı gibi problemler yaratabilir. 48 saatten uzun süren hıçkırık, klinik öneme sahip patolojik bir durumdur. Uzun süre geçmeyen hıçkırık varlığında mutlaka uzman hekime başvurarak altta yatan sebep araştırılmalı, önlem alınarak tedavi başlanmalıdır. Sizin de inatçı hıçkırık gibi uzun süredir devam eden hıçkırık şikayetiniz varsa sağlık kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin."