Bu türkünün hikâyesi de bu ve benzer olayların kökenine ışık tutuyordu. Adı dinsel kitaplarda ve efsanelerde bolluk ve ölümsüzlük simgesi olarak geçen, tanrısallık ifadesi yanında insanlara faydasının da binlerce yıldır bilinip istifadesine sunulmasına rağmen nedense bu güzel ağacın her ne kadar iddia olduğu ileri sürülse de bu sözüedilen türküyle gözden düşürülmeye çalışılması yani bir manada kötülenmesiydi.
Zeytin neden simge olmalıdır. Anımsadıklarımdan birisi de Türk-Yunan dostluk nişanesi olarak Karagöz Parkına zeytin fidanı dikim törenidir. “17 Aralık 1999” diye not düşmüşüm. Büyük depremin acılı günleri... Acımızı paylaşan Yunan halkı adına bu günlerde fidanı Helsinki Zirvesi’nde Başbakan Kostas Simitis Ecevit'e armağan etmişti. Karagöz Parkı'ndaki dikim töreninde Başkonsolos Fitsos Hidas da bulunmuştu. Her şeyden önemlisi barışın ve Ege'nin iki yakasındaki halklarının kardeşliğine simge olan bu ağaç Bursa'da Çekirge semtinde Karagöz Parkı’na da dikilerek tarihi bir olayın da baş kahramanı iken, büyüklerimin hatta anneannemden anımsadığım kadar sık sık şifa niyetine içerek vücuduna da sürdüğü ve faidesinden hiçbir zaman imtina etmediği zeytinyağı hakkındaki bu iddialar neden kaynaklanıyordu. Kaz dağlarının altını üstünü oyan siyanürlü altıncılar için ne demişti Ahmet Uysal,
siyanür buğusu üflendi
zeytinime pamuğuma
gümüşle kör edildim
Aslında o günlerden bugünler arasında pek fark yok. Canlı için adeta yaşam iksiri yerine geçen usaresi ile ilgili dönen dolaplar bana Ortadoğu'da dönen dolapları akla getiriyor.