Hiç kuşkusuz biraz daha radikalleşmiş sol partilerin ortaya çıkışında tek etkili sebep yalnız toplumsal tabandaki orta ve alt katmanlardaki gelişim değildi, yönetici sınıflar ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarını geçiştiriyor çözmekte yetersiz kalıyordu. Böylece kentli proletarya ile sanatkarları temsil eden Demokratik Parti orta sınıf ve maden emekçilerini temsil eden Sosyalist Parti karşı karşıya gelmiş bulunuyordu.
Öte yandan Şili’nin büyük miktarlarda borçlandığı ülkeler arasına ABD’de katılmıştı. Bu ülkelerden alınan borçlar üretime dönük gerekli yatırımlara değil eski borçları kapatmak için kullanılınca Şili ekonomisi daha büyük krize girmişti. Ekonomi gittikçe bozuluyordu. 1920-1938 arasında orta sınıftaki hoşnutsuzluk kendileri de birer orta sınıf üyesi olan askerlere de sıçradı. Bu dönem boyunca “sol” cuntacılık ve faşist hareketler Şili siyasetinde kendini ağırlıklı olarak hissettirdi. Meclisten reform istenirken senatör ücretlerindeki artışların tartışılmaya başlanması ordunun hükümete ültimatom vermesine yol açmıştır. Meclis reforma zorlanmış ve 16 sosyal reform yasası 3 gün içerisinde çıkartılmıştı.
Sivil iktidara 1 yıl sonra yönetim yeniden geri verildi ve 1925’te tekrar parlamenter sistemden başkanlık sistemine dönüş oldu. Bu yıllar Şili’de bunalım yıllarıydı, reformlara rağmen oligarşinin politik gücü ve etkinliği kırılamamıştı. 1929’daki dünyadaki büyük ekonomik kriz Şili’yi de vurdu. Nitrat ve bakır ihracatı düştü. Buna karşılık egemen sınıf eski gücüne kavuştu.
1938’de işçilerin de desteğinde orta sınıfı temsil eden Sosyalist Parti, Komünist Parti ve Radikal Parti’den oluşan sol koalisyon (Halk Cephesi) başkanlık seçiminden zaferle çıktı. Seçimlere büyük bir katılım olmuştu ve halkın katılım oranındaki yükseklik politize oluşundaki en açık göstergeydi. Latin Amerika’da böylesi bir örnek ilk kez gerçekleşiyordu ve Şili demokratik seçimlere ilk örnek oluşturuyordu…
Karşılıklı uzlaşma ile devlet yönetimindeki konumu ve son çare olarak askerleri çağırmama konusunda anlaşan sivil güçler 1973’teki kanlı darbeye kadar ülkede ordu etkisinden yalıtılmış bir parlamenter sistemin kurulmasını da sağladılar. Sol koalisyonun başarısı üzerine İkinci Dünya Savaşı’nın etkilerine rağmen ülkede ekonomik, siyasal istikrar sürdü: Üretim artışı oldu, borçlar düştü, eğitim ve toprak reformu başarıyla sonuçlandı.
Ancak savaş ve iç sorunlar ülkeyi sağ kesimin etkisi altına sokmuştu. 1948’de yürürlüğe giren “demokrasiyi savunma” adı altındaki kanun Şili Komünist Partisi’ni yasadışı ilan etti. Parti liderleri tutuklandı. 1950’lerden itibaren ABD ile ilişkiler sıklaştırıldı ve Şili’deki yatırımları artmaya başladı. Teknik ve akademik elemanların ABD’ye gönderilmesiyle iki ülke bağı güçlendirildi.
Ekonomik gelişme ve kentleşme orta kesimin biraz daha durumunu düzeltmesine nazaran alt sınıfa yaramadı. Yoksullar daha da yoksullaştı. 1952 seçimlerinde birçok kesim tarafından desteklenen Carlos Ibáñez del Campo yönetime geldi, ancak onun reformları da yeterli başarıyı sağlayamadı. Aşırı ve merkez sağ partilerin yetersizliği ve oy kayıpları sosyalistlerin popülerliğini arttırdı. KP’ye yeniden yasallık kazandırıldı ve 1958’de toplam oyun yüzde 11.7’sini elde etti.
1964’te sol tehlikesine karşı birleşen sağcı partiler Küba’ya bir alternatif yaratmayı deneyen ABD’nin de desteğini aldı ve Hristiyan Demokrat Parti adayı Eduardo Frei Montalva yüzde 56’lık bir oyla başkan seçildi. Frei “özgürlük içinde devrim” sloganıyla reformlara girişerek ithal ikameci sanayi modeline bir son vermeyi denedi ve özellikle toprak reformu sırasında sol partilerden büyük destek gördü ancak sanayinin gelişmesi için dış yatırımlara açılma politikası La Piranas (Pirana Balıkçıları) adı verilen güçlü bir sanayi ve finans burjuvazisinin meydana çıkmasına yol açtı.
Bu yeni zümrenin bir yandan tarım reformuna karşı olan oligarşiyle mücadelesi diğer yandan yönetimle ilişkilerindeki belirsizlik Unidad Popular’a iktidar kapısını araladı ve sol gelenek Şili’de kendi rönesansını yaşamaya başladı. 1964-70 arası dönemde daha da kronikleşen ülkedeki ekonomik buhran Frei karşısında daha tutarlı yeni bir seçenek güç ve program ortaya çıkarmıştı; Salvador Allende Gossens’in yeni Halk Birliği programı “Unidad Popular”.
Ve 1970 seçimleri sonunda Sosyalist, Komünist ve Radikal partilerden oluşan ve partilerinden ayrılan Hristiyan Demokratların da destek verdiği Allende başkanlığa geldi…