Bereketli Topraklar Üzerinde eleştirmenler tarafından Orhan Kemal’in en iyi romanı gösterilmiştir. Moran’a göre, başarısının nedeni toplumsal gerçekliği doğru yansıtmasından kaynaklıydı.
Belki edebiyat tutkumdan belki de sinema aşkımdan Erden Kıral’ın filmleri beni hep mıknatıs gibi çekmiştir. Yılmaz Güney’e de asistanlık yaparak adım attığı sinemada yönetmenliğe “Kanal” filmiyle başlamış, salt yönetmen olmanın ötesinde sinemanın senaryodan kameraya ilişkin her alanda başarı göstermeyi gerektiren bir dönemin, yeni sinemacılar döneminin temsilcisi olmuştu; hakkında “Çağdaş yaklaşımlarla, yalın anlatımıyla özellikle yurt dışında dikkat çekti” diyordu Agâh Özgüç.
Önce “Kimse”yi, ardından sinemaya uyarladığı “O/Hakkari’de Bir Mevsim”i, bir çırpıda okuyup bitirmiştim. Ferit Edgü’nün yazdıkları yaşadığımız topraklarda insanları bugün hala aşamadığı o günkü koşullarda çatışmalarıyla çok iyi anlatıyordu çünkü. O öyküler mutlaka filme çekilmeliydi. Erden Kıral sinemanın önemli bir kuşağının temsilcisi olarak seçimlerini iyi yapmıştı. Hakkari’de Bir Mevsim haklı olarak ödül almıştı. Ayna, Av zamanı ve Mavi Sürgün de öyle. Bereketli Topraklar Üzerinde filmi ise o güne dek çekilen en iyi Orhan Kemal uyarlaması sayılmakta. Avrupa’da (Nantes ve Strasbourg) en iyi film seçildi.
Filmde yıldız oyunculuk sistemi yok, örneğin Nur Sürer de bu ilk filminde Tuncel Kurtiz, Yaman Okay ve Erkan Yücel ile beraber rol almış. Başrolde tarım emekçileri görünüyor diyordu Erden Kıral. Bu yüzden film yarı belgesel nitelik taşır.
Tuncel Kurtiz, Mahmut Tali Öngören ve Erden Kıral’ın senaryosunu birlikte yazdıkları filmde Köse Hasan, Pehlivan Ali ve İflâhsızın Yusuf’un çalışmak için Çukurova’ya gelişleri ve oradaki yaşantıları anlatılır. Önce bir fabrikada, ardından inşaatta, sonra da tarlalarda çok ağır koşullarda işçilik yapmaya başlarlar. Ancak basit bireysel dünyalarından koparak geldikleri kentte insanlık dışı üretim ve yaşam ilişkileri tüm çabalarına rağmen 3 arkadaşa kötü bir son hazırlar. İkisi hayatını kaybeder. Sadece birisi köyüne dönebilecektir:
“Lakin denmez be Mıstık. İnsanlığa sığmaz be. Ne dersen, insan dediğin bir insan ya canını vermeli insanlar için, ya da gölge etmemeli dünyamıza!”.
Orhan Kemal, daha sonra Bereketli Topraklar Üzerinde romanının bir nev’i devamı gibi olan “Gurbet Kuşları”nı kaleme almıştır. Bu defa üç arkadaştan hayatta kalanın oğlunun İstanbul’a gelişini anlatır. Aynı isimli filmle hiç ilgisi yoktur. Gurbet Kuşları adlı filmde ardı arkası kesilmeyen göç olayında büyük kentte tutunamayan ailelerden birinin geri dönüşü işlenirken bu romanda ise tüm engellere rağmen bir direniş anlatılır. Güç yaşama koşulları içinde halkın sıkıntıları dile gelmektedir. Bir dönem romanıdır.
1940'lı yıllarda iktidara gelen DP yurt dışından alınan borçlarla yıkım-yapım işlerine girişmeyi kendine vazife edinmiştir. Bu nedenle Anadolu'dan İstanbul’a akın akın insan göç etmektedir. Ancak İstanbul’da herkese ekmek varsa da, bir yanda lüküs yapılar yükselirken bunların yaratıcıları olan köylüler kendilerine barınma için gecekondu yapma uğraşı vermek zorundadır.
Orhan Kemal bu eserini 1953 yılında çektiği Altı Ölü Var (İpsala Cinayeti) filmine senaryosunu yazdığı Lütfi Ö. Akad’a adamıştır. Moran’ın, hakkında Fethi Naci’nin en iyi 10 Türk romanı arasında dediğini anımsattığı Bereketli Topraklar Üzerinde’den sonra onun devamı sayılan Gurbet Kuşları da önemli sayılan, kuzu postuna bürünmüş oy avcısı politikacıları çirkin yüzleriyle ortaya seren bir başyapıt. Yazar tüm eserlerinde olduğu gibi bu romanında da uyarıcı, yönlendirici ve gerçekçilik yolunu izlemiş, yaşadığı deneyim ve gözlemlerle halka daha iyi yaşamın olanaklarını anlatmak istemiştir.
TV kanalları sinema sanatının düzeyli örneklerini göstermek yerine toplumcu gerçekçi filmleri göz ardı edip piyasa işi popüler kültür ürünlerini tekrar tekrar vermekte. Kartelci medya kendi çıkarlarına odaklanmıştır. Günümüzde feodal kültür kentlilerin popüler kültürü haline getirilip ters yüz edilerek halka sanatsal araçlarla; diziler ve filmlerle özümsetilmektedir. Orhan Kemal, içinde bulunduğumuz dönem adeta bir replikası olan Gurbet Kuşları romanını sanki bunu tekrar alaşağı etmek için yazmış, mutlaka okuyun, Bereketli Topraklar Üzerinde’nin hem romanını okuyun, hem Erden Kıral’a ait 1961 Anayasasının görece özgür ortamının bir ürünü, bir dönemin yasaklı ve zayi olan filmini de mutlaka izleyin. Katledilişlerinin 36.yıldönümlerinde Denizlerin antiemperyalist, tam bağımsızlıkçı, demokratik ve gerçekten özgürlükçü mücadelelerinin ipuçlarını bulacaksınız.