Bugun...


Tamer UYSAL

facebook-paylas
12 EYLÜL’ÜN ARDINDAN! ( 2 ) 10-09-2020
Tarih: 10-09-2020 10:18:00 Güncelleme: 10-09-2020 10:18:00


12 Eylül’le düzene muhalif herkes anarşist olarak fişlenmişti. Davalarda “savaş hali” hükümleri uygulanıyor, sanıklar adeta vatan haini muamelesi görüyorlardı. Ülke dışına çıkanlar vatandaşlıktan da çıkartılıyordu. Sorgu ve gözaltı süreleri uzatılmıştı. Sıkı yönetim mahkemelerinde alınan kararlara itiraz hakkı yoktu. Askeri mahkemelerde 7 bin kişi hakkında idam cezası hükmü verildi. Asılanların çoğunluğu sol görüşteydi. 3 yıla kadar verilen her cezanın sonucu sorgusuz sualsiz hapis yatmaktı. İşkencecilerde insaf yoktu. Çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek dinlenmiyordu. Gözaltında ve cezaevlerinde 229 kişi yaşamını yitirmişti. Yaşananlar travmatik bir durum almıştı. İşkenceler insanlar üstünde derin izler bırakıyordu. Aklını yitirenler sakat kalanlar oldu…

1980 öncesi gidişten toplumun bütün ilerici aydın kişi ve kurumları sorumlu tutulmuştu. Gazeteler kapatılıyor, kitaplar toplatılıyor, yakılıyordu. Gazeteciler, bilim adamları, yazarlar tutuklanıyordu. Tutuklanıp yargılananlar arasında ülkenin birçok genci gibi Nevzat Çelik’te vardı. Vedat Günyol’un şairin ikinci kitabının önsözüne yazdığı deyimle “anadan doğma şair” olarak…

12 Eylül’ün karanlık dönemi ve cezaevinin yaşamının koşullarında yine Günyol’un “bilinmez hangi mucizeyle” dediği dili yetisiyle yüreğinde biriktirip beyninde damıttığı sözlerle her şeye rağmen yaşam sevinciyle sevda kokan dizeler üretiyordu. Şairin öykündüğü sanatçıların duyarlık ve yeteneğine varmasını kuşkusuz hüznüyle harmanladığı yaşama tutkusuyla şiirle verdiği kavga sağladı. Şairi 1980’li yılların sonuna dek döneminin şairleri arasında okunur kılan en önemli etken Şafak Türküsü isimli şiirin müzikle yolunun kesişmesi, cezaevindeyken yayınlanan iki kitabından birincisine adını veren Şafak Türküsü’nün “Gülten Hayaloğlu” tarafından Ahmet Kaya’ya önerilip bestelenmesiyle olmuştur.

Daha öncesinde iki albüm yapmış olan Ahmet Kaya şiirin de adını verdiği Üçüncü albümle sözlü müzikte “özgün” adıyla alınacak türün altına imzasını atıp bomba gibi patlayacaktı. 12 Eylül yılları, kendi anayasası ve bütün karanlığı ile hüküm sürmektedir hayat üzerinde. Dinleyici profilini yavaş yavaş oluşturmaya başlayan ve yorgun demokratların dili olma iddiasındaki “Ahmet Kaya”nın müziğinin yeni evresini 1 Eylül 1987’de daha sonra tutsak yakını ailelerin simgesi haline gelecek “Didar Şensoy”un ölümüyle eklenen duyarlılıkla Şafak Türküsü’yle birlikte anılır olması belirledi.



Bu yazı 539 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI