- ASKERLİK BİR MESLEK DEĞİLDİR
- ASKERLİK BİR YAŞAM TARZIDIR
- AĞLARSA ANAM AĞLAR!... GERİSİ…
- ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ.
Yazımın başlığı için hangi ifadeyi kullanmakta zorluk çektim. Dolayısıyla okuyucularımın bulundukları konuma göre sizlerin yorumuna bırakıyorum. Değerli silah arkadaşım Albay Ömer ERBIYIK’ın “Bir Şehit Eşinin Defterinden başlıklı şiirinin başlığını okuyanların tercihine bırakıyorum…
Bu şiirin yorumu yapmak dahi istemiyorum o zira empati yapan herkes, akıl almaz duygu seline kapılacağını tahmin ediyorum. Ortada hele çocuklar da varsa…
Evet, kimseyi zorla muvazzaf ASKER yapmıyorlar. İnsanın, kişinin, meslek seçerken; Doktor, Mühendis, Müşavir vs. vs. içinde Askerliği de tercih eden vardır elbette… Ancak, bu tercihi yapanlaradır sözüm. Askerlik asla meslek değildir iddiasındayım emekli bir asker olarak. Bu hususta yazacaklarım sahifelere sığmaz, şahsımın, silah arkadaşlarımın ve de komutanlarımın hatırlarını sizlerle paylaştığım şimdilik yazıma sadece başlık seçiminim sizlere bıraktım. Yorum yok, eleştirilerinizi beklerken bir sonraki yazım da ( Mektup) “ Şehit Çocuğunun Duyguları’nı” paylaşacak uzun uzun dertleşsekte anlatsak da acılar geçmiyor. Ancak paylaşırsak belki ŞEHİTLERİMİZİ ve YAKINLARININ duygularındaki acıları anlık olarak azaltabilir miyiz? Diye sadece düşünüyorum.
Bu vatanı bizlere emanet eden şehitlerin hatırasına saygı duyarak onları rahmetle anarken yakınlarına sabırlar diliyorum.
BİR ŞEHİD EŞİNİN DEFTERİNDEN
“Düz severdi saçlarımı. Süslenip gittim yanına .O mis kokulu mezarına.
O beni gördü, duydu. Ben ise ancak mezar taşına sarılabildim.
Kokusuna doyamadan ayırdılar bizi.
Geçen yılın son baharında.
”Bizi böyle yalnız bırakıp neden gittin, neden “ diye haykırdım.
Evet duyuyordu beni. Ama cevap veremiyordu.
Mezarı o kokuyordu. Yani şehidim, aslanım, kınalı yiğidim kokuyordu. Ama ona dokunamıyordum.
Okşuyordum üzerindeki yorganını, toprağını.
Belki “susamıştır” diye bir yudum su vereyim diyor, suluyordum yorganına ektiğim o kırmızı gülleri.
Evet ektiğim o gülleri suluyordum.
Gülleri çok severdi şehidim. Bana da” gül kokan aşkım” derdi.
Ben de “ beni koklasın ” diye güller ektim o topraktan yorganına.
Özlüyorum şehidim özlüyorum.
Yüreğimde kor ateş, gözlerimde yaş.
”Gitmeyip hep kalayım mezarında seninle “ diyorum.
Gün batarken gözlerim arkada ayrılıyorum yavaş yavaş.
Yine geldim geçenlerde mezarına .”Zemheri “ayında.
Hava soğuk mu soğuk.
Kar tanecikleri düşüyordu mezar taşına.
Üşüyorsun diye üzerimdeki paltomu çıkarıp serdim mezarına boylu boyuna .
Isınırsın, hissedersin beni birazcık olsa da.
Olmuyor şehidim, olmuyor. Sensiz hele hiç olmuyor.
Fotoğraflarını açıp teselli buluyorum.
“Kurbağa desenli ” dediğim üniformanı çıkarıp ona dokunuyor okşadıkça okşuyor.
Ama olmuyor işte olmuyor.
Bir evladım yok ki “babam babam” desin. Mezar taşına sarılsın.
Babam diye haykırsın. Gözyaşlarıyla mezarını sulasın.
Kurudu benim gözyaşlarım. Hiç olmazsa o sulasın.
Bir evladım yok ki sen yokken bana sen gibi sarılsın.
Baktıkça ona seni göreyim. Dokundukça ona sana dokunayım.
Ama yok işte. Nasip değilmiş diye geçiştiriyorum.
Gün gelecek sahipsiz kalacak mezarın. Tıpkı diğer şehitler gibi.
Okşayan olmayacak o mezar taşını.
Üşüyor musun diye soran da.
Belki kuruyacak ektiğim o güllerin.
Artık ben kokmayacak o mezarın.
Şehitler ölmez diyorlar ya. Doğru şehitler ölmez.
Gelin birde eşine yani birde bana sorun.
Bilir misiniz şehit eşleri her gün ölür.
Yüzleri gülmez. Devamlı dövünür.
Bizler yaşıyor muyuz? Yaşıyor mu?
Yaşayan birer ölüyüz.”
“Ateş düştüğü yeri yakar” diyorlar ya.
Doğru.
Gömülene kadar herkes yanımızda.
Gömülür gömülmez gider o kalabalık.
Bizler artık yapa yalnız ve de tek başına.
Kimsecikler yoktur artık yanımızda ve etrafımızda.
Bizlerin hali söyler misiniz kaçınızın umurunda?
Anadolu’nun her köşesi ağlayan eş dolu, Ana dolu.
Ne mutlu bana ki Kocam şehit, ben ise şehit eşi.
Dünyanın hiç bir ülkesinin bizdeki kadar yoktur haini ve de kalleşi. “
İşte okudunuz. Kaleme aldığım bu satırlar birçok şehidimizin eşinin duygularına tercüman oluyor. Ama hayat devam ediyor işte.
Kaçınız soruyor bu gözü yaşlı dulları?
Kaçınız ziyaret ediyor bayramlarda da olsa bir defa bu gözü yaşlı şehitlerimizin eşlerini?
Kaçınız paylaşıyor onların acılarını, kaçınız?
Bayramlarda sizler neşe içinde iken vardır kocalarınız yanlarınızda, yanı başınızda.
Onlar ise eşlerinin mezarında dertleriyle baş başa.
Bazıları diyor ya ; “SEÇMESEYDİ KOCAN DA ASKERLİK MESLEĞİNİ.”
Yine iktidarın vekili diyor ya;” BUNUN İÇİN MAAŞ ALIYORLAR. BANA EKSTRA BİR İYİLİK YAPMIYORLAR.”
Hakikaten sizce de öyle mi?
Şehitlerimiz vatanı için düşmedi mi toprağa?
“BANA EKSTRA BİR İYİLİK YAPMIYORLAR” diyorsun ya.
Doğru bu vatan değil senin umurunda.
Sizlerin ise bir eli yağda, bir eli balda.
Çocuklarınız, yakınlarınız yoktur peygamber ocağında.
“Sahipsiz olan vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan, bu vatan batmayacaktır.”
Biliniz ki şehitler sahip çıkmıştır bu cennet vatana.
Sen de sahip çık, deme ülkeyi satan satana.
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki o asil kanda.
E. Albay Ömer Erbıyık / 17 şubat 2018