Bu anlatacaklarımızı koronavirüs ile bağlantı kurarak çözmeye çalışmayın.

Bu sorunun temelleri çok derine dayalı…

Dünden bugüne hortlayan bir sorun değil…

Hep sözünü ederiz; bir insanın yaşamındaki en önemli varlık annesidir.

 Bu sadece hareket eden değil yerinde çakılı duran bitkiler içinde söz konusu…

Ama insanoğlu bu tarifin dışında; her ne kadar itiraz etseniz de dünyanın en vahşi yaratığı insan…

Bu korona belası yüzünden başka sosyal olayları görmezden geldik.

Bazı istatistiklere göre; salgın sırasında 10’dan fazla kadın sevgilisi eski eşi, tartıştığı arkadaşı, arkadaşlık isteğini reddettiği biri tarafından katledildi.

Artık bu olaylar gazeteler için haber bile değil.

Çünkü kanıksandı ve vaka-ı adiyeden sayıldı…

Ama bu olay biraz farklı. Bir evladın annesine karşı içinde biriktirdiği kin…

 Ve bir annenin kendisini  öldürmeye çalışan bir evladı bile affedişi…

İşte o öykü..

xxx

İstediği ayakkabıyı almayan annesini bir mağazanın merdivenlerinden iten kızın videosu sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Alışverişe çıkan genç kızın annesine gösterdiği şiddet bir anda gündem oldu, büyük tepki topladı.

Sosyal medyada paylaşılan bir videoda genç kız, istediği ayakkabıyı almayan annesini önce darp etti, ardından merdivenlerden itti. Genç kızın yaptığı bu zorbalığın videosu sosyal medyaya yansıdı. Olay esnasında mağazada bulunan vatandaşlar ve mağaza çalışanları da duruma tepki gösterdi. Bir müşteri “Bir insan annesini döver mi? Sen nasıl bir kızsın?” diyerek genç kızı eleştirdi.

XXX

Birde bu olaya uzman görüşü var.

Fikri sorulan ünlü bir psikolog diyor ki; Bu genç kız olay sonrasında mağazaya gidip çok üzgün olduğunu ifade etmiş ve özür dilemiş. Anne de aynı şekilde videonun yayından kaldırılmasını rica etmiş. Videodaki ‘onay’ ve ‘anlamıyorsun’ kelimelerini bu öfkenin kilit noktaları olarak görüyorum. Toplum doğal olarak kıza ciddi tepki göstermiş. Anneye şiddetin kesinlikle haklı bir yanı yok. Ancak gördüğümüz bir dakikalık video üzerinden bu kızı yargılıyoruz. Öfke patlaması yaşıyor, bu öfke o kadar yoğun ve o kadar can acıtıcı ki en yakınındaki kişi olan annesine yöneliyor, “Beni gör” diyor, “Hepiniz görün, canım acıyor.” Genç kız muhtemelen ciddi bir engellenmişlikle karşı karşıya. Sevgiye ve kabullenilmeye çok muhtaç. Anlaşılmadığını hissediyor. Bu olay esnasında kontrolünü tamamen kaybetmiş, muhtemelen şu anda bunun bir kabus olduğunu hissediyor, gerçekliğini sorguluyor. Nasıl bir sosyoekonomik seviyeden gelindiğini tam bilemesek de ayakkabının alınamayışından tahmin edebiliyoruz. Tüketim toplumunda harcayabildiğin ölçüde varsın. Genç kız, ailesini içinde bulunduğu koşullar nedeniyle suçluyor olabilir, bu geçirdiğimiz korona sürecinde fazlasıyla hayal kırıklığı yaşamış olabilir. Anne merdivende ilk kalktığında öfkeli değil, yıkık, sanki bu senaryoya alışkın gibi. Sanki o da kızının yaşadığı sorunlarda kendi payını sorguluyor.

XXX

Bir başka bilirkişi  bir Uzman Psikolog ve Aile Danışmanı da diyor ki; Yaşanan bu üzücü olay ve görüntülerine baktığımızda peşin hüküm vermek ve net konuşmak çok mümkün değil. Çünkü genç kızın psikolojik problemler yaşadığı şüphesiz anlaşılabilirken, bu problemlerin altında yatan sebepler bilinmiyor. Görüntüler her ebeveyn çocuk ilişkisinde yaşanabilen tartışmalardan çok daha başka ve oldukça ağır. Hem psikolojik hem de fiziksel şiddet içeriyor. Bu yüzden genç kızın yaşadığı psikolojik problemler olduğu ihtimali oldukça güçlü. Eşlik eden ve tetikleyici olan başka sebepler de olabilir.

İlk ihtimal olarak akla gelen, koronavirüs salgını nedeniyle kısıtlanan yaşam koşulları. Çünkü birçok bireyin yaşadığı rahatsızlıkların tedavi ve terapi süreci mecburi olarak aksadı, dolayısıyla belirtiler yoğunlaştı. Kısıtlamalar ve salgına yakalanma korkusu bireylerde yeni zorlayıcı duygulanımlar, kontrol edilemeyen kaygılı düşünceler yarattı. Eğer sebep bu ise kontrollü sosyal yaşamın başladığı bugünlerde hızla destek sürecine başvurulması gerekli…,

XXX

Yani getirdik yine bu durumu şu coronaya bağlama ucuzluğuna baş vurduk…

Genç kızı savunma acizliğine düştük… o sevecen anneyi harcadık..

Ve kliniğe çağırmayı da ihmal etmedik…

Kimse şunu söylemiyor…

Türkiye’de 10 yıllardır toplumsal cinnet yaşanıyor. Bu durum ülkeyi yıllar içinde bir dehşet ülkesine çevirecek.

Oysa eğitimin tüm vahşi duyguları disipline ettiğini en iyi bu zevatın bilmesi gerekir…

Ama olayın bireysel olması kliniği gelecek,yeni bir hasta demek…

Böylesi olaylarda para kazandıracak hastaları belirlemek ve piar yapmak mümkün

Toplumsal travma onlara ne şöhret kazandırın nede para…

Şiddeti bugün Koronoya bağlarsın, yarın başka bir şeye…

Ama bu birikim bir gün toplumsal dehşete dönüşürse asıl  o zaman “korku salgını” başlar…

Ve aile gemileri batar hep birlikte boğuşuruz…

O zaman gelecek nesillere yazık olur…

Sizde para yerine nal toplarsınız…