Haydi, bugün ters köşe yapalım ve biraz karşı kıyıya vuralım.
Günlerden bir gün seçip “Dünya Erkekler Günü” diye kutlayalım.
Bu güne kadar neden kimsenin aklına gelmemiş bu ve diğer popülist günlerden neden size de bir gün ayırmamışlar? Değer mi bulunmadı, gerek mi görülmedi? Yoksa “nasıl olsa her gün, bizim günümüz” diye bu “bir” günü bize mi ikram ettiler bu kapitalizmin Zeusları! Şahsınızın her evresine ayrı ayrı dokunan, anneniz, sevgiliniz, eşiniz, çocuğunuz, toplumca “erkek milleti” denmenizde etkisi mi oldu, eksikliği mi? Kadın milletinden açık ara önde giden bu bezginlik, şikayetçilik ifadesinden sıyrılmak için; Ruhunuza dokunmadı mı hiç kimse? Anlamaya çalışmadı mı sizi kimse? Aklınızı, fikrinizi okumadılar mı? Sizin için kimse uğraşmadı mı, acılarınızı dinleyen ve dindiren olmadı mı? Çocukluğunuzda ki travmaları, ergenliğinizde ki bunalımları, yetişkinliğinizde ki sorunları, bilen duyan çözen mi olmadı? Aldatıldınız, kandırıldınız, acıtıldınız da size el uzatan olmadı mı- Ki, sürmenaj olmuş aklınızı, yara almış ruhunuzu, katılaştırdığınız vicdanınızı iyi etmek, kendinizi iyi hissetmek için, duygusal zayıflığınızı, fiziksel güçle kapatıyorsunuz?
*
Nasıl arındıralım sizi, nasıl dindirelim bu hırçınlığınızı, bu öfkenizi? “Erkeğin Adı Yok” diye kitap mı yazılmadı? “Adamın gözyaşları” diye şiirler mi okumadık size? “Oy Memedim Memedim” diye türküler mi söylemedik? Parayı buldunuz mu derebeyi, rakı içtiniz mi külhanbeyi, çayı demledin mi evin beyi! Siz istediniz de biz baş mı, omuz mu vermedik? Ne istediniz de vermedik? Yetmedi mi? E hadi o zaman biraz daha verelim? Size bir ömür verenleri anlından öpüp, bir gün daha verelim. “Dünya Erkekler Gününü” de verelim.
*
Ama aramızda bir rekabet olmalı, bir yarış, bir hoşluk olmalı. Öyle ya, madem eşitlik var diyoruz Ödüllendirelim evimizin direğini, gönlümüzün yiğitlerini. Madalyalara, plaketlere, sevinçlere boğalım sizi. “Çok tatlısın hayatım” diyenleri hafif bir karamelize edip, abdominal kasları kategorize edelim. Öyle bir kişiye, bir birinciye de değil. Üçü, beşi, bini, yüz binleri ödüllendirelim. Mesela; “Şiddetsiz ve Hiddetsiz Boşanan Yılın Sonsuz Erkeği” “Karısını Hiç Dövmeyen Yılın Eşleri” “Çocuk Yaşta Kızını Evlendirmeyen Yılın Babaları” “Eşine En Sadık Yılın Kocaları” Gibi, caydırıcı, suç azaltıcı, dopamin yükseltici, sempatik, şirin ödüller verelim. Kulağa hoş gelmiyor mu? Yasaların, törelerin, bireylerin yapamadığını en üst perdeden “parayla gelen saadet” yapar mı, yapar. Bu anlamlı günün, ödüllerin, potasına girmek için, huyunu suyunu değiştiren erkek olur mu, olur. Dayaklar, tecavüzler, tacizler, cinayetler, ölümler azalır mı, azalır. Ve hatta; “Tahrik gücü yüksek” bedenimizle “tahrip etkisi yüksek” günahlardan korunmak için, din kardeşlerimiz “kadına kalkan ele, öbür tarafta Huri yok” diye fetva verir mi, verir. Al sana yılın imamı. E’ kurumların, belediyelerin, işletmelerin eli cebinde mi olsun. Mesela; “Bu Cadde de Hiç Cinayet İşlenmemiştir” diye levhalar asılmalı. Muhtarlar “Bu Mahalle de Karısına Şiddet Uygulamayana Plaket Verecektir” diye anons yapmalı. Kuaförler kapısına “Çocuk yaştakilere gelin başı yapmıyoruz” diye yazılar asmalı. Butikler, mağazalar “18 yaşın altındakilere gelinlik satmıyoruz” demeli. Yapmalı bunları. Tıkanan kanunlara, sokakta ki isyanlara çareler bulunmalı. Ütopik gelse de bunlar bir şeyler yapmalı. Bu yazdıklarım, sosyal bir metafor değil, sosyal bir yaradır. Amaç, bağcıyı dövmek değil elbet. Yozgat’ da engelli oğlunu her gün sırtında götüren baba Emin Kaya’ nın, 15 Yıldır, Diyarbakır’ da felçli eşine bakan 75 yaşında ki Hamit Dedenin, İzmir’de, töre cinayetine kurban gitmesin diye kızını kaçırarak kurtaran babanın Ve adı “kadın” olan her canlıya önce “insan” gibi bakan tüm erkeklerin ellerinden öpüyorum.
Diğerleri mi? Onlar da bugünü kutlasın. Sizin neyiniz eksik, hatta fazlanız bile var, bir tek eteğiniz eksik.
*
Bırakmalı, o günü, bu günü, mevsimin martını, ayın sekizini, mayısın yedisini. Nazım’ı, Cemal Süreya’yı okuyan, Neşet Usta’dan türküler dinleyen Dizlerinde kızına ninniler söyleyen adamlar yetiştirmeli. O zaman daha mı az ölürüz?!