Çocukluğumuzdan beri ne derler hatırlayalım mı?
Aman kızım/oğlum, iyi geçin, kimseye bulaşma, suya sabuna dokunma!
Bir bakıma, suya sabuna dokunma denilerek, kişiye “gördüğün hataları eleştirmeden olduğu gibi bırak, davranışlarında, sözlerinde kimsenin incinmeyeceği bir yol tut, birilerince sakıncalı addedilen konulara hiç girme, sanki bir başka yaklaşımla “bana dokunmayan yılan bin yaşasın der gibi” bencillik kabuğunda yaşamak telkin edilir!
Bizler de suya sabuna pek dokunmadan büyüdük, bir iş başardık sandık, toplumun virüslerinin gelişmesine, çoğalmasına hatta her yere bulaşmasına söz dinler, büyüklerimize saygılı davranışlarımız nedeniyle izin verdiğimizi hiç anlamadık! Anladıysak bile önemsemedik!
Şimdi geldiğimiz vahim durum bu.
Ah da etsek, vah da etsek her yer virüs kaplı!
Şimdi ne diyor aklı erenler, bilimin saygıdeğer insanları?
“Aman aman sürekli suya sabuna dokunun, elleri yüzleri yıkayın, virüslerin yaşamasına çoğalmasına izin vermeyin! Bildiklerinizi anlatın, topluma yanlışları anlatın ve doğruyu göstermeye çalışın! Hiç yorulmayın, o virüsler temizlenmezse bir gün, er geç sizi de yok edecektir!”
İyi de, bugüne kadar aklınız neredeydi?
Gelelim suyun-sabunun daha bilimsel noktalarına!
Bu su-sabun meselesi sadece bizim ülkenin sorunu değil. Tüm dünya bu söze benzer sözlerle nesiller yetiştirdi. Bizdeki örf ve adetlerden, aile baskısının gücünden olsa gerek hiç esneyemedi. Mikropların tam ortasında kaldık.
Hem mikropların hem de taşıyıcıların!
Yakın geçmişten bir kampanyayı hatırlar mısınız bilmem!
2010 yılında Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayicileri Derneği (KTSD) ve Sağlık Bakanlığıbirlikte “Suya Sabuna Dokunun” projesini hayata geçirmişlerdi ve sosyal sorumluluk projesi kapsamında oldukça da başarılı olmuşlardı. Sonra nedense önemini yitirdi, tavsadı!
Belki bazıları için kar getirmeyen bir konu olduğu içindir, kim bilir!
Halbuki, bilim insanlarının belirttiği üzere, sadece düzenli olarak el yıkamak bile, solunum yolları enfeksiyonuna yakalanma riskimizi yaklaşık yüzde 23 oranında azaltıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bir araştırmaya göre ise dünyada 5 çocuktan 4’ü aşılı, ancak ortalamada 1’inde bile el yıkama alışkanlığı bulunmamakta.
Ülkemizde de çocuklarımızın el yıkama alışkanlığı, el yıkamanın önemini tam bilmeyen ve sık sık el yıkamayana büyüklerinin nedeniyle yok denecek kadar az!
İleride bu çocukların da el yıkama alışkanlığı olmayan, suya sabuna dokunmayı her yönden sakıncalı gösteren telkinler nedeniyle sudan ve sabundan uzak nesiller yetiştireceği de kesin.
Özellikle günümüz Türkiye’sinde Covit-19 gibi enfeksiyon hastalığının önlenmesinde, ortak yaşam alanlarının hijyeni ve doğru el yıkama alışkanlığı gibi basit kişisel önlemlerin ne denli büyük yaşamsal değere sahip olduğu anlaşıldı artık!
Hem küresel salgından korunmak, hem de bilinçli bireylerden oluşacak temiz toplumu sağlayabilmek, her konuda sağlıklı bireyler yetiştirmek için çocuklara küçük yaşlardan itibaren zihinsel ve fiziksel hijyen alışkanlığını mutlaka kazandırmamız gerekiyor. Galiba buna önce büyüklerden başlamak şart!
Sağlıklı ve bilinçli nesiller için her alanda “suya sabuna dokunan” bireyler yetiştirmenin önemi neyse ki artık alenen ortaya çıktı! Umarım bu yaşadıklarımızı hiç unutmayız!