Bugun...


Sema TUNCEL

facebook-paylas
YALANCININ MUMU YATSIDAN ÖNCE DE SÖNER! 19,06,2021
Tarih: 19-06-2021 12:00:00 Güncelleme: 19-06-2021 12:00:00


Birçok kişi kendini dürüst olarak görür ama adı yalan olmasa da bazıları "bazı" bilgileri gizler. Diğer bir deyişle, gerçekleri gizleyerek veya dile getirmeyerek karşılarındakini aldatmış olurlar.

 Sosyal psikoloji alanındaki güvenilir araştırmalara göre insanlar bir günde ortalama bir veya iki yalan söylüyor. Birinin bilmesi gereken şeyleri ondan saklamak ise yalanı da aşana bir durum. Anlatmadığımız gerçek yüzünden karşıdakinin başka bir şey düşünmesine neden oluyoruz. Ortaya çıktığında ise yalan söylenmemiş de olsa hem hayal kırıklığı hem karşıdakinin güven kaybına sebep oluyor.

Yalancı, gerekçesi olsa da olmasa da kasıtlı olarak yanlış bilgilendirmek isteyen kişidir. Yanlış bilgilendirmenin yanı sıra gizlemek de çok travmatik bir yalandır. Üstelik yanlış bilgilendirmekten daha kolaydır ve kişiye kendini daha az suçlu hissettirir." BEN YALAN SÖYLEMEDİM ÇÜNKÜ BU KONUDA TEK SÖZ ETMEDİM" diyerek, gizlemeyi tercih eden yalancı, suçlu hissetmemek için, bu bahaneye sığınır.

Bir de yalan söylemeyi alışkanlık haline getirenler vardır, bilirsiniz! Her lafları yalandır, cımbızla doğru sözcük ararsınız, bulamazsınız etraftaki saflara o yalanları göstermeye çalışırsınız ama size değil o yalancılara inanmaya devam ederler! Ta ki balyoz kendi başlarına inene kadar!

O saatten sonra “ben söylemiştim” demenin de faydası olmaz artık! Kurunun yanında yaş da yanar, ceremesini öyle ya da böyle herkes çeker…

Bu tür yalancıların yalanları ortaya çıkınca da tek yöntemleri mağduru oynamak,  ha bire “Aldatıldım” demek olur… O kadar sık aldatılırlar ki, aldatmanın da aldanmanın da mağduriyeti zihinsel komediye dönüşür! Kahkaha ile gülersiniz bu düzeydeki bir komediye!

Toplumumuzda da bu böyle ne yazık ki! Yalanlar üstüne kurulmuş aldatmacalarla örülmüş, göz göre göre, gözlerimizin içine bakılarak söylenen yalanları kabullenmek zorunda bırakılıyoruz.

Konuşamıyoruz. Yalan söylüyorsun diyemiyoruz. Tepki veremiyoruz! Hatalıyız…Kesin hatalıyız!

Korkmayacağız, konuşacağız, yazıp çizeceğiz ama hakaret etmeden, üsluba dikkat ederek her şeyi söyleyebiliriz. Söylemeliyiz, insani duygularımızı, tepkilerimizi dışa vurmazsak birilerinin amacı olan sindirilmiş gölgelerden başka bir şey olamayız.

Daha da kişiselleştiriyorum bu durumu! Bazen düşünüyorum, bu ülkede ne suç ne suç değil diye. Eskiden kanunlar vardı, sorumuzu o kanun maddeleri arasında arardık ya da sorardık. Şimdi anlık değişen suçtur-suç değildir hükümleriyle boğuşuyoruz. Gerçekten yazık bizlerin akıl sağlığına, çok yazık!

Örneğin, ben 24 saat RTE ne yemiş, ne demiş, ne dememiş, neye kızmış, neye alınacak diye düşünüp yaşayamam ki! Hem sonra bana ne ki! O devletin başı diye seçilmiş, devlet görevlerini yapsın diye halkın atadığı bir devlet memuru. Bugün var yarın yok. Ben de bir insanım, ona endeksli yaşayacak da değilim...

Sonra saniyede değişen söylemlerin hangisi doğru diye soracağımız bir danışma hattı da henüz kurulmadı bu ülkede... O zaman ben insanca düşüncemi, demokrasiye cumhuriyete bağlılığımı, Türklüğümü ve ilkelerime sevdamı, hırsızlığa, haksızlığa, adaletsizliğe  karşıyım demekten niye kaçınayım. Eminim beni en başta iyi vatandaş olduğum için RTE alkışlar...

İşte bu kadar… Yalancının mumu yatsıdan da önce söner, söndü de…

Şimdi sıra uygarlığın ışığını kalıcı kılmakta!



Bu yazı 14244 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI