Deveye ''Boynun neden eğri?'' diye sormuşlar; ''Nerem doğru ki!'' demiş
Bizim hesap da buna dönmüş!
450 bin müteahhit sayısı ile dünyada ikinci sıradayız!
Hem de bu sayı 2018 yılında verilen bilgilere dayanıyor! Şimdi kim bilir, belki de dünya birincisi olmuşuzdur.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 2018 yılında Türkiye’de 450 bin müteahhit olduğunu, bu sayının 80 milyon nüfuslu Almanya’da toplam 3 bin 800 iken, tüm Avrupa’da 20-30 bin arasında olduğunu açıklamıştır.
Şaşmamak elde değil! Türkiye’de tüm Avrupa’nın 10 katı müteahhit bulunuyor. Siz de çevrenizde mutlaka görüyorsunuzdur; bakkalı, terzisi, memuru, esnafı, canı isteyen herkes müteahhitliğe soyunuyor.
Bu kadar çok donanımsız insan müteahhit olursa, elbette bilinçsiz yapılmış yapılar, teknik ve mühendislik bilgisi noksan binalar, çirkin yapılaşma zirve yapar.
Ülkemizde içler acısı durum bu. Bazıları sanki taşları üst üste dizip barınak yapmak sanıyor müteahhitliği. Yapı Müteahhitliği Bileşim Sistemin (YAMBİS) in açıklamalarına göre, “Kat karşılığı arsa bulan imar alıp maketten satıyor.Cebinde parası olmadan konut yapımına başlıyor. Ruhsat alınca da satıp binaya başlıyor. Ancak işler yolunda gitmeyince kötü tablo çıkabiliyor.Tıkanan projelerin büyük çoğunluğu da bunlar”
Tabii depremde, en ufak bir sarsıntıda yerle bir olan binalar da bunlar!
Canı isteyen herkesin müteahhit olabildiği bir ülkede başka ne beklenebilir?
Yine, YAMBİS verilerine göre çok ilginç bir örnek de Kayseri’den geliyor. Kayseri’de müteahhitlik yetki belgesi alanların sayısı 9 bin 102’dir. Bu sayı Almanya’da bulunan belgeli müteahhit sayısının yaklaşık 3,8 katıdır.
Kayseri Olay gazetesine göre, Almanya’da yaşayan yaklaşık 30 bin kişiden biri müteahhitlik yetki belgesine sahip olurken, Türkiye’de 180 kişiden biri müteahhit yetki belgesine, Kayserimizde ise yaşayan her 151 kişiden biri müteahhitlik yetki belgesine sahip!
Bu da şunu gösteriyor ki, yakın bir gelecekte, Türkiye’de özellikle Kayseri’de her doğan müteahhitlik yetki belgesine sahip olacak!
Ben mimar-mühendis değilim. Bu sorunlar nasıl çözülür, uzmanı da değilim. Bir vatandaş olarak yarım bırakılan inşaatlar, mağdur edilmiş toprak sahipleri, maketten ev alıp parasını” çantacı müteahhitlere” kaptıran vatandaşları, deprem bölgesinde yer alan ülkemizde sapır sapır çöken binaları gördükçe dehşete kapılan, güven yitiren milyonlardan biriyim.
Bu ülkede müteahhitlik iktidar tarafından en büyük rant sağlayan bir kol olduktan sonra denetimlerin ve belge almadaki, proje konularındaki belirsizlikler, kolaylıklar insan canını ve güvenliğini esas alması gereken bir sektörü sadece kar amaçlı bir ticarete endekslemiştir ne yazık ki!
Her ne kadar tam uygulanmasa da, iktidara yandaş firmaların elinde olan devlet ihalelerinde firmalardan vergi borcu yoktur belgesi, teminat ve iş bitirme belgesi isteniyor. Parası var mı yok mu, sermayesi nedir, vs durumlarına bakılıyor. Ancak sıradan, vatandaşı ilgilendiren gayrimenkul sektöründe proje yapmak için böyle bir koşul yok. Giriş için bir inşaat şirketi kurmak yeterli. Başka koşul aranmıyor! O zaman da her mahalleden onlarca müteahhit, yap sat mantığı ile, hatta yapmadan satarak, sata sata bina dikerek müteahhitlik yapılacağını sanıyor, ortaya çıkan durum da milyonların mağduriyeti, can ve mal kayıpları, ardından taziyeler ve az cezalarla unutulan acılar oluyor…
Yine, aynı tas aynı aynı hamam… Olan vatandaşa oluyor!