Bu gün yazımı eski/yeni yazılarımdan, arkadaşlarımın köşe yazılarından, halkın feryatlarından derlediklerimle ancak 2-3 üzerinde mümkün olduğunca yorumsuz yazacağım!

Tam yazmaya ne yüreğim dayanır, ne sayfalar yeter ne de sizlerde okuyacak tahammül olur!

**Çok güzel bir haberle başlayalım o zaman. TBMM Genel Kurulunda ele alınan yargı paketinin en önemli maddelerinden biri olan ve ”Haber verme sınırlarını aşmayan veya “ELEŞTİRİ AMACIYLA YAPILAN DÜŞÜNCE AÇIKLAMALARI SUÇ OLUŞTURMAZ” ilkesini getiren hüküm, kabul edildi. En azından dünyaya olan mahcubiyetimizden biri hafifledi! Ama insanların sevinçleri kadar içlerinde de güvensizlik kaynaklı bir sürü soru işaretleri de birlikte geldi! “Eleştiri sınırlarını takdir savcıda ise, bir değişiklik yok demektir. "Makul şüphe" de onu yorumlayana kalan bir kıstastı. Kaşıkla verip sapıyla alabilirler.” diyenlere ne diyeceğimizi zaman gösterecek. Umarım mahcup olmayız.

** Sanmayın ki suçlular cezaevinde, biz evlerimizde güvendeyiz! Ülkemizde cezaevlerinde 7 kişilik koğuşlarda 25 kişi kalıyor, nefes almak bile zorlaşmış, kapasitenin üstünde mahkûm ve tutuklu olduğundan 150 kişilik bölümde 450 kişinin kaldığı cezaevlerinde, olumsuz koşullardan ötürü son 8 ayda 14 kişi yaşamını yitirmişse, ve en dehşet vericisi , koğuşlarda yer olmadığı için; kesen biçen, öldüren, çalan, çırpan, döven, tehdit eden iyi hal indirimi alıp, ya da adli kontrol adı altında serbest kalıyorsa, en azılı suçlu bile ayda bir haftalık izinlerle  cezaevinde yer olmadığı için evine gönderiliyorsa, sokaklar suçlulardan geçilmiyorsa

SİZCE HATA KİMDE, NEREDE?

** Son 11 yılda 2975 kadının öldürüldüğü, kadın cinayetlerinde yüzde 1500’lük bir artışın olduğu, yönetimin bu cinayetlerin engellenmesi için verilen önerge ve kanun tekliflerini görmezden geldiği, bu sorunlara adeta kulak tıkandığı, kadın cinayetlerinde 10 mahkemenin 8’inde ceza indirimi verildiği, cinayeti itiraf eden canilerin “öldürdüm, çünkü hak etti!” demesine rağmen, daha sonra mahkemede üzgün bir ifadeyle; “pişmanım” ya da “namus meselemdi” deyince hoşgörü gösterilip, indirim uygulandığı bir adalet anlayışında

SİZCE HATA KİMDE, NEREDE?

**Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporuna göre:15-24 yaş arası nüfusun 11.9 milyon olan ülkemizde, 2017 Kasım ayında nüfusun 221 bini okuma yazma bilmediği gerçeğinin altını çizelim! Oran yaklaşık yüzde 2. YANİ; Yaşları 15-24 arasında bulunan her 100 Türk gencinden 2'si sokağa çıktığında tabela okuyamıyor; otobüse dolmuşa bineceği zaman gelen aracın nereye gittiğini sağa sola sorarak öğrenebiliyor. Bu ayıp, 2017 yılının kasım ayında yaşanıyor. SİZCE HATA KİMDE, NEREDE?

**Eğitimde dünyadaki 134 ülke içinde 109.sırada, Eşitlikte 126.sırada yer alarak Zimbabve ve Senegal’in gerisinde kaldığımızı, ekonomik hayata katılım ve fırsat eşitliğinde 134 ülke içinde 131. sırada olduğumuzu, bu halkın yarıdan fazlasının yokluk sınırının altında yaşadığını, artık herkesin ekonomik zorluklar altında ezildiğini biliyor musunuz? Bir kez daha soruyorum

SİZCE HATA KİMDE, NEREDE?

Çocuklara hiç değinemedik bile değil mi? Binlerce soruna nasıl değinelim!

Ama canlarımız, en büyük servetimiz yavrularımız için özellikle şunu demek istiyorum,

**Çocuklara kurs mu aldıracaksınız, etüde mi bırakacaksınız okulda, ya da Kuran mı öğreteceksiniz, tamam ama önce mealini okutun evde. Sorgulatın, düşündürtün... Arapçasını okuyunca sevap, mealini okuyunca günah diyen art niyetli kişilerden koruyun. Çocuklarınızı sapıklara sakın çerez etmeyin, ne olur! İşte buna SİZCE HATA KİMDE, NEREDE? diye sorulmaz, hata en başta ÇOCUĞUNU SAKINMAYAN AİLEDE OLUR!