Sevilmeye alışık değiller mi yoksa unuttular mı sevmeyi-sevilmeyi?
Bence alışık değiller yoksa gerçekten sevilmiş olan birisi asla o huzuru, mutluluğu unutamaz. Hem hep sürdürmek ister ya da yeniden sevgiyi bulmak ister...
Bilmeyen neden, neyi yeniden istesin ki? Siz hiç şeker yememiş bir çocuğun canının şeker çektiğine rastladınız mı?
Galiba bu da buna benzer bir durum..
Yanlış algılamalara da çok müsait, kırgınlıklara, küslüklere hatta yanlış anlama neticesi hak edilmeyen üzücü, kırıcı davranışlar sergilemeye de ...
Bir kadın ya da erkek- fark etmez- bir arkadaşınızla sohbet etmekten, beraber vakit geçirmekten çok hoşlanmışsanız ve insan olarak karşınızdaki kişiyi sevmişseniz, "seninle olmaktan çok zevk alıyorum. Ben seni gerçekten seviyorum,İyi ki varsın" demez misiniz?
Bir doğa gezisinde, hoşunuza çok giden bir manzara karşısında "Ne kadar güzel, burada olmaktan huzur buldum, burayı çok sevdim"" demez misiniz?
Ya da bambaşka bir ortamda, bambaşka olaylar karşısında benzer tepkiler vermez misiniz?
Arada ne fark var? Bunu belirtmekte ne kötülük var?
Aslında bunda kötülük değil de, samimiyete yabancılık, sevilmeye yabancılık, dürüstlüğe yabancılık var sadece…
Hadi bunu da anlayışla karşılamaya çalışalım;” Alışmamış çoğu insan dürüst, samimi ilişkilere. Sevgi sözcüğünün aşk ile, dürtüler ile, cinsellikle aynı kefede olduğu düşüncesinden sıyrılamışlar” diyelim.
Sevilmeyi tanıyamamışlar---gerçekten biri tarafından tam anlamıyla sevilmemişler..(öyle olmalı) ki şüphe ve alınganlıkla yaşamı bu güzel sözcükleri duydukları anda hem kendilerine hem de karşıdakine zehir edebiliyorlar…
Sevgi cezalandırılıyor derken bunu akıldan çıkarmamak lazım…
Galiba sevgiden korkuyorlar…Sevilmekten kaçıyorlar…
Bir kişinin sizi sevmesine bilinçli bir şekilde izin verdiğiniz oldu mu hiç? Ya da sizi sevdiğini söyleyen birini kendinizden kasıtlı uzaklaştırma çabasına girdiniz mi hiç?
Korktuğumuz şeylerden kaçmak doğamızda vardır ve sevgi konusunda da farklı değiliz. Savunma isteği, güvensizlik ve korkularımız nedeniyle birçok endişeye kapılabiliriz. Eğer sevilmeye alışkın değilseniz, sizi seven kişileri içgüdüsel bir şekildeyaşam alanınızın dışına itmek isteyebilirsiniz. Bazı insanlar sevgiden neden korkar? Bunun birçok sebebi var. Bunları da kendimize sormakta ve cevapları kendimiz samimiyetle itiraf etmekte yarar var…
Ama şundan eminiz ki, yaşam sevgisiz geçmez.
Sevilmek yaşamın bize verdiği bir şanstır, ödüldür, hediyedir. Mutlu olmamız gerekirken mutsuzluğa kendimizi itmek, kendimize yapacağımız en büyük kötülüktür…
Sevildiğinizde hayatın çok farklı boyutlarından da bakmaya başlarsınız hayata. Sevmek ne kadar önemliyse, sevilmek de en az onun kadar önemli bir yaşam dürtüsüdür. Bize verilen, bize değer biçilen bir ödüldür. Sevildiğinizde hayatınız güzelleşmeye başlar. Hayatınız güzelleşmeye başladığında sizi seven kişinin de hayatı güzelleşmeye başlayacaktır.
İnsanlara ve dolayısı ile kendimize bir şans vermek gerektiğini hep inandım. Böylece, bir insanın “her şeyi olmanın” güzelliğini tatmak sanırım hayatın en büyük sorununu çözmek olacaktır. Yalnızlığı aşmak, ön yargılarımızı yıkmakla duygusal özgürlükle kucaklaşmak olacaktır…
Eğer bir gün sevilmediğinizi (az kişi tarafından sevildiğinizi) hissederseniz, sevilmekten korktuğunuz için kendinizi hep kontrol ettiğinizi düşünün; çevrenize ne kadar sevgi dağıttığınızı sorun kendinize. Çünkü bu hayatta verdiğiniz kadar alırsınız.