Hayatınızda hiç konuşmak için kelime, yazmak için cümle bulmada zorlandığınız oldu mu?
İşte bu konuda bende oldu! Resmen tıkandım…
Bir uzmana sordum, “Saçma bir şey mi yazıyorsun, mantığın kabul etmiyor mu? O zaman zorlanmak normaldir.” dedi.
İçimden “Ne saçması, ne mantığı, zırvanın dik alası bir şey yazıyorum” demeye utandım. Çünkü o zaman bana “Saçmalıklarla insan ömrü, zamanı harcanamayacak kadar önemli” derdi, eminim…
Hadi diyelim ki yazmadım, bu konudan vazgeçtim ama her gün başka bir akıl tutulması yaşarken, yazmamak beni huzursuz edecekti… Bu konuyu da yaşadığımız akıl tutulmalarına en sade örnek olarak seçtim:
“Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli olarak yayınlanan Aile dergisinin, temmuz sayısındaki yazı, çocuk eğitiminde gelinen noktayı özetledi. Diyanet’in sitesinde de “Çocuklara Melekleri Nasıl Anlatalım?” başlığı ile yayımlanan yazıda, “Dünyayı melekler taşıyor ve döndürüyor” denildi.”
Oh ne ala!
“Dünya’mızı taşıyan görünmez melek ordusu var. Nasıl kar tanelerini taşıyıp toprağa bereket getiren melekler varsa, Dünya’mızı yörüngesi etrafında taşıyıp bizim dört mevsim mutlu ve sağlıklı yaşamamızı sağlayan melekler de vardır elbette.”
Eminim hiçbir İslam ülkesinde, en köktenci olanında bile dünyayı meleklerin döndürdüğü, dünyamızı görünmez melek ordusunun taşıdığı söylenmiyordur.
Kimse kendini, kurumunu, ülkesini bu kadar “zor” duruma düşürmüyordur!
Bu kadar gözü kapalı, çocuğun beynini, bilişim çağının büyük etkisini hiçe sayan, yalan yanlış bilgilerle çocuğu bilimsellikten uzak, doğmalarla, hurafelerle cehalete yönlendiren bir yaklaşım olabilir mi?
Nedir bundaki amaç, ben kesinlikle anlayabilmiş değilim!
Mantığı ile düşünen hiç kimsenin de buna kolaylıkla bir cevap vereceğini sanmıyorum.
Eğer amaç çocuklara cin, peri, melek, şeytan gibi kavramları öğretmekse bunu anlatmanın, öğretmenin yüzlerce yolu vardır. Bir uzmanlar grubuna danışılarak en yararlı ve uygun anlatım yolu kolaylıkla bulunabilir.
Tabii bildiğimiz gibi bilimsellikten uzaklaşan insanlar koyunlaşanlardır. Cehaletle her denilene inanan otur-kalk güruhu yaratılmak isteniyor ve bunun için çocuklarımıza el atıldıysa, hiçbirimiz çocuklarımızın akıl sağlığı ile oynamaya kalkan bu yaklaşımlara izin vermeyiz.
Şayet bu bilgilerin yer aldığı, dergi, kitap gibi kaynaklar denetim eksikliğinden yayınlanmışsa, o zaman da derhal toplatılmalı ve görevini iyi yapamamış, daha denetimin ne olduğunu tam kavrayamamış kişilerin de işine son verilmelidir.
Gelelim işin, olmaz ya, ya olduysa dediğimiz diğer boyutuna!
Kasıtlı mı yapılıyor?
Halk, veliler isyan etsin diye mi böyle kanayan yaralara tırnak atılıyor?
Bilgisayarların ellerinde oyuncak olduğu, bilişim çağının içinde büyüyen çocuklar bu masalları yutar mı artık? 21. yüzyıl çocukları, hangi okula giderse gitsin, İlk olarak 1687 yılında Isaac Newton’un ‘Hareketlerin Kanunları’ isimli kitabında belirttiği gibi “eğer bir şey hareket ediyorsa ve ona hiçbir dış kuvvet etki etmiyorsa hareketine sonsuza kadar devam eder.” mantığı ile döndürdükleri topaçlarını da meleklerin döndürdüğünü sanacak kadar zekaları yok mu?
Sonra çıkıp neden imam hatiplilerin %80’i Deist olmuş diye düşünmeye başlarlar!
Sebep ortada!
Bilimden uzak tutulmaya çalışılan çocuk evrensel değerler içinde yaşadığı müddetçe kendine anlatılan bilim karşıtı anlatılara asla inanmaz, inanmış gibi görünse de içinde sorgular, suçlar ve yalanlarla büyüdüğünü idrak ettiği an da nefret eder!
Bu tür söylemlerle çocukları yanlışa yönlendirmeye çalışanlar ne yapmayı amaçlıyorlar, işte bunu hiç anlamış değilim!
Dilerim bu akıl tutulmaları, gericilik, çağ dışılık bir an evvel ülkemizi terk eder gider, yine bilimselliğin ışığında, akıl ve mantık ile çağdaş gençler yetiştirmeye devam ederiz.
Birileri de dünyaya karşı gülünç duruma düşmekten kurtulurlar…