Yeter artık!
Ona sus, buna sus, şuna tehdit, buna parmak sallama ile sus pus kuklalardan oluşan bir topluma çevrilmeyeceğiz, özellikle de konu çocuklarımız olunca!
Okullarda din öğretme yaşı 4 yaşa inmiş ama çocuklar kabuslar görüp korku eşittir din olarak görünce minicik yavrular yataklarını bile ıslatır duruma gelmişler.
Günümüzde etrafımızı 6-7 yaşındaki çocukların başlarını bürüyüp gelinlik giydirip “fazilet sertifikası” veren devlet okulları doldu! Fazilet 8-9 yaşındaki bebeleri kapatıp, seks unsuru görüp, kocaman adamlara yatak arkadaşı olarak vermek mi? Bunu kabullendirmek mi küçücük beyinlere?
Maalesef Çocuklar bugün çoğunluğu gerçek İslamiyetle alakası kalmamış din üzerine eğitim görmekte, ilimden, bilimden uzak, dogmalarla, güncel çıkarlara paralel vaazlarla şekillenmiş ve adına din emrediyor denmiş şartlandırmalarla yetişmekte,! Okulların ara tatilinde bile çocukları sözde eğitim kamplarına alıp, en iyi namazı kim kılar, en iyi duayı kim okur diye yarışma düzenleyip ödül dağıtılacak diye MEB haber bile yaptı! Yazık bu çocuklara, bilimden haber yok, matematik seçmeli ders olacak, bilişim dersi, müzik, görsel sanatlar, beden eğitimi dersleri kaldırılıp yerlerine din dersi konacak. Bari bu kadar zahmet etmeyin tüm ülke okullarını medreseye çevirin, gereksiz diye öğretmen yetiştiren fakülteleri kapatın, imamlarla işi kotarın olsun bitsin!
O minicik bebeler karşı cinsten olduğu için halasının, dayısının, abisinin, ablasının elini tutmanın günah olduğunu söyleyip “öğretmen kızar sarılamam, ellerini tutamam” deyip ağlıyorlar. Kimin umurunda?
Valilik, Milli Eğitim, Müftülük üçleminde imzalanan protokoller gereğince bir proje başlatıldı. Projenin hedef kitlesi 4-6 yaş arası çocuklar ! Ancak, çocuklar bu proje kapsamında kendilerine anlatılanlardan o kadar olumsuz etkileniyorlar ki veliler bile çaresiz kaldı. Kefen, musalla taşı, ölüm, yasaklar, tehditler, cinler, şeytanlar, korkutmalarla bu küçücük bebelere din öğretilir mi? Bırakın çocuklarımızın yakasını, onlar kimsenin arka bahçesinde gelecek için yetiştirilen patates soğan fideleri değil! İnsan onlar, küçücük sabiler!
Bu içler acısı durumu bir veli durumu şöyle aktarıyor.
“Bir gün halası okuldan almaya gitmiş. Ne halasına sarılıp öpmüş, ne de elinden tutmuş. Bana aktarıldığında neden böyle bir şey yaptığını oğluma sordum. Halasının kadın olduğunu ve dinen ona sarılıp, elini tutmasının yasak olduğunu söyledi. Bir defasında da çok sıkışmasına rağmen tuvalete sokmakta zorlandım. ‘Oğlum, tuvalete girsene’ dediğimde kendisine öğretilen ‘tuvalet duasını’ unuttuğunu, onu okumadan tuvalete giremeyeceğini söyledi.”
Bazen avaz avaz çığlık atmak geliyor içimden ama bastırıyorum şimdilik... Binden fazla çocukların yazdığı öyküyü okudum son 2 haftadır ve %80 i kadına çocuğa hayvana yapılan şiddet ve tacizi içeriyor. İşini kaybeden babalar anlatılıyor, ölüm, savaş ve sahipsiz bırakılan çocuklar ve hayvanlar yazılmış. Yaşları 11-16 arasındaki bu çocuklara bunları yaşatmaya kimsenin hakkı yok! Dünyadaki yaşıtları nelerle uğraşırken bu çocuklar “çocuk gelini olmayacağım” diye haykırıyor öykülerinde...
Bu çocukların dünyalarını karartmaya kimin hakkı var?
En başta MEB ve iktidar etkin, uzman ve tarafsız psikologlarla işbirliği yapmaya başlamalılar, geç bile kaldılar!
Bu çocuklar ruh hastası oluyor!