Bugun...


Sema TUNCEL

facebook-paylas
ÇOCUKLAR DA İSYAN EDİYOR ARTIK! 09-01-2020
Tarih: 09-01-2020 10:26:00 Güncelleme: 09-01-2020 10:26:00


Yaşamın tam ortasındaki çocuklarımızın yazdıklarından alıntılara ayırdım bu günkü köşemi!

Yorumsuz ekleyeceğim bu alıntıları 13-14 yaşındaki çocuklar yazdı.  Onlar konuşsun biz yetişkinler ders alalım biraz! İşte gümbür gümbür gelen bilinçli, duyarlı, aydın cumhuriyet çocukları!

***

“Ben çocuk… Koruyamadığınız, sahip çıkamadığınız, sizin başlattığınız savaşlarda yaşamını başlamadan bitirdiğiniz, hayallerini kendi ellerinizle yok ettiğiniz tüm o çocukların temsilcisiyim ben. Büyümeden büyümek zorunda bırakılan, şımaracak kimsesi olmadığı için koca adam olan, çalıştırılan, hor görülen, söylenemeyecek derecede acılara maruz bırakılan çocukların sesiyim. Evet, akla hayale sığmayacak nice olaya, pek çok acımasız insana denk geldim ama pes etmedim. Ben çocuk… Acının olduğu kadar, her büyük acıdan bile bir umut kırıntısı çıkarabilen tüm o minik yüreklerin de temsilcisi olan çocuk… “

***

“Bazı bakışlar, sözcüklerle tarif edilemeyecek kudrettedir. Annenin evladına bakışı, ebediyen ayrılacak iki kişinin bakışı ve öleceğini bile bile şevkle yaşayan insanın bakışı... Hangi sözcükler yeter bunları anlatmaya? Herhangi bir dilde, bu kutsal anların verdiği anlamı karşılayabilecek bir sözcük var mı? Az önceki bakışma da böyle bir güce sahipti. Hiçbir kitap, hiçbir söz; bu bakışma kadar içten anlatamazdı rızkın ve emeğin adil bölüşülmediğini.”

***

“Sen anneni kaybettin mi? Annen ölmesin diye ona yalvardın mı? Baban ona vurmasın diye kendini yerden yere attın mı? Ne oldu, yine mi bir can gitti? Yine mi bir çocuk annesiz; bir anne çocuksuz kaldı? Hakim yine mi salıverdi katili? Eee, ne değişti şimdi? Masum bir candan geriye kalan katil hâlâ sokaklarda mı?

Körpecik bir yaşam gitti. Medyada onu görenler bir gün üzüldü o körpe için, “story”lerinde paylaştılar, sonra unutuldu. Bir hafta geçti aradan, biri daha öldürüldü. Her şey sonu kaçınılmaz bir döngüye girdi. Peki ya ne olacak böyle? Hayat, böyle mi devam edecek?

Yazdıklarımı okuyan sen! Belki de yanındaki, belki de bir kafede çaprazında oturan kadın. Belki de karşıdan karşıya geçerken sana çarpan kadın… Belki de sizsinizdir benim anlattıklarım, sizsinizdir susmaya mahkum bırakılan, her gün şiddet görüp,tehdit edilip ağzını açamayan. Susma! Yaşamayı hak ediyorsun, hiçbir şey umrunda olmadan gündelik dertlerin içinde umarsızca yaşamayı hak ediyorsun. Ayakkabım pislendi, eteğim yırtıldı, çorabım kaçtı diye üzülmeyi hak ediyorsun sen! “

***

“Dede sen Atatürk’ü gördün mü diye bir soru yönelttim.

   Dede: “Atatürk’ü gördüm oğul,” dedi. Yaşadığımız şehre gelmişti, İlkokulu yeni bitirmiştim. Bu doksan beş yıllık hayatımda öyle bir insan daha tanımadım. Bize “Evlatlarım bu ülkeyi siz gençlere emanet ediyorum” dedi. Bizlere sordu: “Kitap okuyor musunuz evlatlarım?” kitap okuduğumuzu söyledik hep bir ağızdan. “İşte bunun için size emanet ediyorum bu vatanı” dedi gözleri dolarak.

   Bir an sessizlik oldu. Dede bana bakarak “Çocuk sende gençliğimi gördüm, Atatürk’ten aldığım bu emaneti sana devrediyorum.” dedi. Çok gururlandım. Atatürk sevgisinin kuşaklar arasında aktarılmasını yaşıyordum. O an sanki Atatürk karşımda duruyordu. Aldığım bu görevin sorumluluğunu asla unutmayacağıma söz verdim kendime.

Evet, Serdar Dedenin emanetini ben taşıyacaktım ve ben de onun gibi bu değerli emaneti gelecek nesillere aktaracaktım. Çok mutluydum. Serdar Dede ile tanışmış olmanın mutluluğu ve bana devrettiği emanetin haklı gururu ile ile uykuya daldım.”

 

***

Tanrım tüm çocuklarımızı korusun!

 



Bu yazı 6649 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI