Bu köşeyi bugün kadim dostumun duyarlı pek çok insanın duygularına ses olan köşe yazısına ayırıyorum.
“Helal olsun tüm isimsiz kahramanlara.
Gövde gösterisi yapmaya gelen o titri kalabalık ve adı büyükler TV kanallarında artistik poz verirken, onlar gönüllerimizde ayrı ayrı taht kuruyor.
İsimleri, cisimleri önemli mi?
91 saattir uyumadan, dinlenmeden umudumuzu diri tutan insanlar onlar.
Elif’e, Ayda’ya ve daha nicelerine ikinci hayatı bahşedenler.
Gözümüzü yaşartanlar…
Hangimiz ağlamadık Elif’i kurtarıcısının parmağına sıkı sıkı sarılmış görünce?
Hangimiz havalara zıplamadık Ayda ile birlikte sanki kendimiz, kendi öz evladımız kurtulmuş gibi?
***
Teşekkürler itfaiyeciler, madenciler, doğal afet timleri, gönüllü ordusu, üniversiteli gençler, İzmirliler…
Teşekkürler yurdun dört bir yanında yüreği göçük altındakilerle beraber atan halkım…
Teşekkürler evindeki iki hırkanın birini, lokmasını, anne sütünü depremzedelerle paylaşanlar; teşekkürler sokak hayvanlarının da can olduğunu unutmayanlar, teşekkürler size, hepinize…
***
Öte yandan…
Derdi şov yapmak, afeti fırsata çevirmek, depremi reklam aracı olarak kullanmak olanlar:
Sizin için söylenecek çok şey var ama…
Edebim elvermez!
Siz gidin pankartlarla “bakın, ben de buradaydım” diye poz verin, gazete sayfalarında klişe sözlerinizi paylaşın.
Siyasetiniz, hırsınız, egonuz yerin dibine batsın.
Farkında değilsiniz aslında o enkazın altında kalanın sizler olduğunun.
Günlerdir, kısır çekişmeleriniz, karşılıklı atışmalarınız, demagojik söylemleriniz kayboldu çöken binaların altında.
Biz bir olduk, birlik olduk.
Kimse sormuyor göçüğün altındaki alevi mi sünni mi…
Kimse sormuyor kurtaranlar Kürt mü Ermeni mi…
Kimse ilgilenmiyor yardım elini uzatan kadın mı erkek mi, sağcı mı solcu mu…
***
91 saat…
Şu kahrolası virüsten çok daha fazla şeyi değiştirdi hayatımızda.
Sadece Elif, Ayda değil…
Hepimiz için umut oldu, hepimizin içi umut doldu.
Demek ki farklılıklara rağmen kenetlenebiliyormuşuz, birlikte hareket edebiliyormuşuz, aynı şeye üzülüp aynı şeye sevinebiliyormuşuz.
Üç beş kendini bilmez, hayatını siyasi ego ve ayrımcılıktan besleyen asalak bizi bu hale getirmiş demek…
***
Siz hele az ötede durun.
Biz birlikte “Elif” gibi dik, Ayda gibi güzel ve umutla yaşamaya devam edeceğiz.
Gazete sayfaları, TV ekranları sizin olsun.
O isimsiz kahramanları hep gönlümüzün manşetine taşıyacağız…”
Bülent Pınarbaşı
https://www.kuzeyinsesi.net/