Ivır zıvır sözcüğünü hepimiz biliriz, zaman zaman da kullanırız. TDK’ya göre, “işe yaramaz, gereksiz, küçük, önemsiz (şeyler)” için kullanılan bir sıfat.
Tarihte En Eski Kaynağa göre, 1500 yılından önce bile, apur sapur "kırık dökük ve değersiz şey" [ TDK, Tarama Sözlüğü ] anlamında kullanılıyormuş.
Bizler de bilmeden binlerce yıl önceden beri var olan bir gerçeği günümüzde yaşatıyormuşuz.
Örneğin, saklamakla, atmakla bitmeyen, kıyıya köşeye iyi saklanan ve asla kullanılmayan nesnelerle doludur evlerimiz Örneğin CD’ler, eskiden kalmış oyuncaklar, belki lazım olur diye saklanan kablolar, kıpık kumaşlar, ipler, her türlü dönüşüm malzemeleri, hediye paket kağıtları, plastik torbalar, onlarca yıllık belgeler, tamirat parçaları (halbuki ne işe yaradığını bile bilmeyiz çoğunun, her seferinde tamirci çağırırız, o vır zıvırlar yine elde kalır) saymaya devam etmeyelim, “vs” deyip esas konuya geçelim…
Benim niyetim bu yazıyı yazarken bugün ülkemizin en acil, en can alıcı, en çarpıcı gündemini değil, ıvır zıvır, eften püften konularını hatırladığım kadarıyla, başlıklar halinde sıralamak! O kadar çok ıvır zıvırla dolu bir süreç yaşıyoruz ki, atsan atılmıyor, satmaya kalksan dünyada kimse almıyor, başımıza kalan ıvırlarla zıvırlarla yaşamaya şimdilik tahammül ediyoruz ne yazık ki…
Aslında ıvır zıvır o kadar çok ki, belki konuyu daraltıp sadece okullar, eğitim ve çocuklarla sınırlı tutmak yazının hakkı olan sözcük sayısına zorla da olsa özetle sığabilir!
Örneğin, MEB’in devlet liselerine dağıttığı “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” ders kitabında yer alan kefenleme, kabir azabı ve tabut fotoğraflarını içeren konular, ne var ki bunlarda, çocuklar bu tür travmalara alışmalı ama değil mi?
Diğer ıvır zıvır olayları da Cumhuriyet Gazetesi’nden Şehriban Kıraç’ın haberinden öğreniyoruz; “12 yaşındaki Hazal diyor ki; “Abla! EBA kim, ben bilmiyorum. Okulda yazı yazdığımız tahta mı?” 10 yaşındaki Abdullah diyor ki; “Bilgisayar televizyona mı benziyor?”
Hakkâri Yüksekova’da Mezrada telefon ve internet çekmediği için, çocuklar yörelerinin yüksekliğinin (!) hakkını verircesine 2 bin 500 metre yokuş tırmanıp zirvede ders takibi yapıyor, Kars’ın Kümbet köyünde internet çekmediği için çocuklar tepelere çıkıyor. ”Ne güzel işte, sıkılmalar gezmiş olurlar!
Pandemi ortamında, ülkemizde salgın tehdit boyutuna girmişken başarı oranı tartışılır (!) EBA nedeniyle ha bire kademeli açılan okullarda yüz yüze eğitim yapacak çocuklar ve öğretmenlere düzenli corona testi yapılması acilen öneriliyor. Bu da ne saçma ama değil mi? Korumalar, bahçıvanlar, hizmetliler, spor kulüpleri, meclis ve tüm bunların yakınları varken öğretmen ve öğrencilere düzenli test kontrolü ne kadar büyük bir savurganlık! Ivır zıvır işlerin başını çeker mutlaka…
Tabi okul açılır açılmaz corona pozitif çıkan öğretmenler, hizmetliler nedeniyle karantinaya alınan sınıflar, okullar, öğrenciler gibi, yasak olmasına rağmen haber yapıldığı için öğrendiğimiz (artık vaka mı hasta mı ayırt edemez olduk) insanlarımızın endişeleri, ailelerinin yaşadıkları gibi ıvır zıvır konulara hiç girmeyeceğim…
Bence bu kadar ıvır zıvır yeter! İtiraf etmeliyim ki, bizler her şeye rağmen, talihli bir kuşağın çocuklarıydık. Çocuklarımıza talihsiz bir ülke bırakmaya da hiç niyetimiz yok.
Ivır zıvır deyip geçmeyeceğiz çünkü bu ve benzer ıvırlarla zıvanadan çıkmamıza çok az kaldı. Tanrım akıl sağlığımızı korusun, gökten yöneticilere sağduyu, çocuklara tablet yağsın!
Belki biz hayatı iyisiyle, kötüsüyle, eğrisiyle doğrusuyla yaşayanların anlattıkları bir dürtü olur da, diğer yanda “bana değmeyen!” deyip seyirci kalanlar az da olsa bir çıkarım yapabilirler!