9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel "SİYASET CENTİLMENLİK İŞİDİR" demişti.
Hepimiz eskilerin “tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” sözünü biliriz. Bu söz bazen sözcüklerle dökülür, bazen beden dili olur davranışlarla kendini belli eder. Bakıştan, dokunuşa, söylemden davranışa her şey tatlı dil ile kirli dili birbirinden ayırır.
Eldeki dildeki hiddete, şiddete, içeride ve dışarıda yerle bir edilen değerlere ve geleneklerimize, yozlaştırılmaya çalışılan milli terbiyemize bakınca, günümüzde “ikiden iki çıkar, elde var sıfır” olduğumuzu hemen anlıyoruz.
Ellerindeki yetki ve imkanları, dillerindeki sansürsüz ve hukuk tanımaz argümanları, zihinlerindeki ayrıştır-böl-yut senaryoları ile kırıp dökmek pahasına kişisel bekalarına beka katanların, 50-60 yerden ayrı ayrı, her ay maaş alabilenlerin ülkesinde tatlı dili, nezaketi ve politikada centilmenliği ve pek çok değeri hiç tanıyamadan büyümüş çocuklarımıza bakıp bakıp içlenir olduk…
“Soyadlarından ve yüzlerinden kime oy atacakları belli olur” diyenlerin, “Seçim sandığa atılan oylarla değil, sandıkta yapılan sayımla kazanılır” diyenlerin ve aşağıdaki listede çok azını hatırlattığım hakaretlerin sahipleri aklıma gelince dünyada eşi olmayan hakaretlere maruz kalan bir yurttaş olarak utanç duyuyorum... Özellikle politik aktörlerin ve uygulamaya çalıştıkları kendine has politikaların yakıp yıktığı kalpleri, acıttığı yürekleri, neden olduğu gözyaşlarını hesaba katarsak, bunun hesabının Tanrı katında da sorulacağından çok eminiz… Ama inancımız tam; eninde sonunda her şey mutlaka çok güzel olacak bu ülkede…
Şimdi başa dönelim ve “işte utanç listemizden küçük bir kısım” diyelim:
-İki ayyaş
-Ananı al git buradan
-Affedersiniz Ermeni
-Cemevi cümbüş evidir
-Bunlar ateist bunlar zerdüşt
-MHP lideri aile nedir çocuk nedir bilmez
-Gideceksiniz millet bahçesine orada yatıp yuvarlanacaksınız
-Askerlik yan gelip yatma yeri değil
-Kelleler
-Ülkücüler fatiha'yı bilmez
-CHP demek tezek demektir
-Belden aşağı sanat.(bale)
‘-Alçaklar, zalimler’,
‘-Kadın mı kız mı bilemediğim’,
-‘Mert değil namertsin’,
‘-Artistlik yapma’,
‘-Haşhaşiler’,
‘-Nebbaşlar’,
‘-Mezarlık soyguncusu’,
‘-Sapıklar’,
‘-Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü?’,
‘-Haddini bil edepsiz kadın’,
‘-Aydın müsveddeleri, karanlıksınız’…
-Müptezeller
-Anasını satayım,
-Artistlik yapma lan,
-Yedirtmem,
-Senin her yerin anayasa hukukçusu olsa ne yazar be,
-Bostan korkuluğu musun ,
-Sahtekar,
-Namert,
-Şerefsiz,
-Alçak,
-Geri zekalı,
-Düşük,
-Bahtsız bedevi,
-Sevsinler seni,
-Anırıyor,
-Kuduruyor,
-Çapulcu,
-Ayyaş,
-Lan.
Vs…vs…vs…
-"Biz Türk milliyetçiliğini de ayaklar altına aldık, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık. Kimse bizim karşımıza Türk'üm diye çıkmasın." diyenleri de unutmamak lazım!
Bunlara verilecek cevap çok ama rahmetli büyüklerimin lafını yazayım sadece:
“Her hakaret, her kötü söz söyleyenin sıfatının aynasıdır.”
Söz uçar yazı kalırmış! Bunlar basında hep çıkan, hepimizin okuduğu, dinlediği, izlediği hakaretler! Bizler içimizden geçirsek bile, bir vatandaş olarak terbiyemize yakıştırıp zaten kimseye böyle sözler söylemeyiz!.
Ayrıca, söyleyecek olsak başımıza neler gelir biliyoruz!
Ya bize söylendiğinde ne oluyor? Ya da, daha doğrusu, “neler olmuyor”, neden eşitlik ilkeleri hiçe sayılıp biz hakaret davası açamıyoruz lütfen düşünün…
Herkese hatırlatalım. Kendine bu sıfatları yakıştıran seçmenler varsa, sineye çekebiliyorlarsa bildiklerini yapsınlar ama bizler onurlu insanlarız ve böyle küfürleri reddediyoruz!
Biz Atamız gibi beyefendi liderler istiyoruz...