Bugun...


Sema TUNCEL

facebook-paylas
SELAMSIZ BANDOSU 16,06,2019
Tarih: 16-06-2019 10:14:00 Güncelleme: 16-06-2019 10:14:00


Bazen bir film, bazen bir kitap, bazen bir yazı, bazen bir manzara, bazen bir dostla sohbet esnasında geçen cümleler, bazen bambaşka bir şey insana farklı hatırlatmalar, farklı çağrışımlar yapar ya! Böylece insan kalbinden, aklından, hayalinden geçirdiği düşünceleri toparlayabilir, bir kıvılcım çakmış gibi bütün bu çağrışımlar yazıya dökülüverir. İşte “selamsız bandosu" da böyle bir yazı...

Biraz hatırlayalım isterseniz!

Selamsız Bandosu filmi, Nesli Çölgeçen tarafından 1987 yılında çevrilmişti. Başrolünde Şener Şen’in oynadığı filmde, şehirden uzak, Selamsız isimli bir kasabaya Cumhurbaşkanı’nın geleceği haberi üzerine büyük bir şaşkınlık onur ve sevinç yaşayan halk ve belediye başkanı uzun hazırlıklar yaparlar. Cumhurbaşkanını karşılamak üzere bir de bando kurulur. Bandonun çok yoğun hazırlıklarına karşın, cumhurbaşkanı gelir ama trenden bile inmez, sadece elini trenin camından dışarı sallayarak kasabadan gelir geçer…

Kısaca hayal kırıklığını çok güzel resmetmiş bir Türk filmi.  Belki de tükenişin, yok sayılmanın hüznünün öyküsü.  Birşeyler uğruna çalışıp, çabalayıp sonuçta dumura uğramanın ironisi…

Tren transit geçip kasabalıların hayallerini tuzla buz edene dek, kimse en menfi ihtimali aklına getirmez. O kadar inanmışlardır ki Cumhurbaşkanına ve sözlerine… Gerçekten CB onları fark ediyor, önemsiyor, sorunlarına çare arıyor inancından başka bir şey akıllarına bile gelmemiştir…


Selamsız bandosundaki tren umuttur, çağdaşlığın, refahın ve sorunu az bir yaşamın müjdecisi gibidir. Halbuki sonuçta öylece gelip geçer tüm çaba boşa gider. Umutlar yok olur…

Filmin sonunda  "reis-i cumhur için bando" olayı , "halk için bando"ya dönüşür…

Günümüze gelirsek; Dünyanın her yerinde çok şeyler değişmesine rağmen bizlerde değişmeyen tek şey, hatta yapmamızı istedikleri tek şey, ulusça derdimizi dinlemeden sessiz çoğunluğun yanından el sallayarak geçip giden büyüklerimizi, vekillerimizi, CB ve avanesini, Selamsız Bandosu misali sadece alkışlayıp selam durmamız.

Son yıllarda yönetim insanlara “Konuşma, harekete geçme, yerineotur, sus, itiraz etme, hakkını arama, ağzını açma, sorgulama, sadece inan ve itaat et!” şablonundan çıkmış insan yaratma mücadelesinde olsa da; Başını cep telefonundan, gözünü bilgisayar ekranından ayırmayan, ailesinin verdiği üç beş kuruşa talim eden, yaşam sevinci ve gelecek umudu çalınmış gençlerle dolu ülkede bu tren içinde CB bile olsa, ister istasyonda inse, ister inmese, isterse farklı hesaplar peşinde koşmaya devam etse, ne fark eder? “Bu tren nereye gidiyor” diye sormaktan vaz geçmeyeceğiz!

“Durdurun bu hedefi karanlık treni, bandomuz hazır bekliyor, çok daha aydınlık, çağdaş ve erdemli günlerde ulusça hak ettiğimiz gibi yaşamak istiyoruz, buna hazırız” demeye devam edeceğiz!

Uzun yıllardır, onurumuz, şerefimiz, oyumuz, inançlarımız, terbiyemiz, insancıl yaklaşımlarımız, çocuklarımızın geleceği, ırzı, namusu, dünyadaki itibarımız, her şeyimizi çaldılar.

 Geriye Atatürk’ümüzün sevgisi kaldı, bunu da bizden almaya kaksınlar bakalım!

Selamsız bandosu trenin önünde mi çalar, içinde mi, bunu da o zaman düşünürüz…



Bu yazı 5078 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI